4 Ağustos 2009 Salı

yirmi-otuz



"sevgili adaşım,
yirmili yaşlarım,

adaşım diyorum sana çünkü hem bensin, hem de bir yabancı. senden sonra ne çok şey değişti hayatımda. ne kadar çok düştüm, yara bere içinde dizlerim, dirseklerim. ne kadar çok doğruldum, yenilendim, zenginleştim içimde. çok şükür. sana verecek en ufak bir nasihatim bile yok. çünkü biliyorum ki dinlemeyeceksin. hatta ben ne dersem, inadına tam tersini yapma ihtimalin var. öylesine dik başlısın. asi, bireyci, ayrık otu, serseri ruhlu, göçebesin. hayatta hiç evlenmeyeceğinden neredeyse eminsin. gelinlik görmek bile suratını buruşturmana yetiyor.
beyaz rengi bile sevmiyorsun ki! hayatta beyaz giydiğini görmedim yirmili yaşım! senelerdir sadece siyah bir tişört ya da mevsime göre kazak, altında siyah pantolon, burnunda hızma, dudağında siyah ruj. çanta yerine heybe takıyor, habire virginia woolf, spinoza ve nietzsche okuyorsun. evlenmek bir kenara, hele çocuk yapmak, anne olmak filan zinhar yok aklında.
sen daima çekip gitmek, kendini yıkmak ve yeniden yoğurmak peşindesin. deli gibi sigara içiyorsun. akşamları tütün kokuyor saçların. attı mı tepenin tası, karardı mı ruhunun pusulası, gitmek istiyorsun, sadece gitmek, çok uzaklara. bugünden düne tek bir şey söyleyeceğim sana. gerisi boş çünkü. yaşaman gereken her şeyi sen nasıl olsa yaşayacaksın. sırasıyla. hatalarınla sevaplarınla. ama bir şey var ki, ne olur tut hatırında. dursun aklının bir köşesinde, kıyısında.
sakın bu kadar ciddiye alma şu anda yaşadığın aşklarını. çektiğin çekeceğin her ne aşk yarası varsa, rüzgara ver. alsın götürsün esen yel. otuzlarına geldiğinde şimdi çok aşık sandığın hallerinden, bu sevdalı demlerinden geriye bir katre bile kalmayacak. seni şefkatle kucaklıyorum.

adaşın elif."

Yukarıdaki mektup Elif Şafak'a ait.Bir zamanlar kelimenin tam anlamıyla kendime eş ettiğim kadına ait.Size nasıl anlatacağımı bilemiyorum dostlarım ama bu kadın benim ruh eşim gibiydi lan!Yazdıklarını okudukça "bunu ben yazacaktım it" diyerek hayıflandığım,gönül bağımızın inanılmaz kuvvetli olduğuna inandığım için bir çok kez fırsat bulduğum halde tek kelime muhabbet etmediğim (aşikar olmasın hesaaabı) kadındı.Doğum günümüz bile aynı.Ki ben bunu kafamda çok büyütmüştüm.Ah ne aptalım!!!

Şimdiki gidişatından,duruşundan,hissiyatından zerre haz etmediğim için kendisine ziyadesiyle sinirliyim.Fakat bu mektup? Yerimi bildiren bir delil gibi.Resmen tırstım.Demek ben de bundan 15 yıl sonra Doğan Yayıncılık'tan kitaplar basacak,Zaman gazetesinde köşe yazarı olacaktım.En çok satan kitabımın en çok satması için bilboardlarda üzgünümsü pozlar verecektim ümüğüme kadar kapalı beyaz gömleğimle.Kitabımın satışıyla yetinmeyecek,erkekler de okusun diye kahverengi baskı yapacaktım yıllarca yaptığım feminen konuşmalara adeta bir nazireymişçesine!Hepsini geç,evlenecektim lan! Üstelik Eyüp Can gibi bir adamla! Nejat İşler gibisini hayal ederken,Eyüp Can nerden çıkmıştı?Çocuğum olacaktı,üstelik iki tane.İsimleri de şehrazat ve emir gibi mistiğimsi,ilgincimsi olacaktı.Allahım ben bunları hak etmek için ne yapmıştım? Nasıl bir günah böylesine büyük bir cezaya sebep olurdu?
Evet dostlarım.Tablo bunu gösteriyor.Olacakları şimdiden bilirken,hepsini yaşamak niye.Öleyim ben o zaman.Evet.

Hiç yorum yok: