30 Haziran 2010 Çarşamba

capslerle anadolu

  • gürültüye tahammül edemeyrum. yorucu bir dönem sonunda, bağırışlara çağrışlara gelemiyorum. mümkünse 1 hafta kadar uyuyacağım. ondan sonra vücut yeni hücreler yapmaya başlar herhalde, bir yenilenme olur. amen.


  • ne zamandır sevgili zırtlan okurlarını haberdar etmek istediğim olağanüstü bir ressam var, huzurlarınızda  hieronymus bosch.
  • yine zırtlan okurlarına tavsiyem var, metallica'nın load albümünü sömürüne kadar dinleyin. bach, chopin, rachmaninoff dinlemekten vakit ayıramazsınız biliyorum. hmmm.

  • son olarak bugünki resimli anlatımımıza, birayla noktayı koyuyoruz. bira'yı kadınlar bulmuş aslında heh he, üretiminden kadınlar sorumluymuş. ne gerek var böyle bir bilgiye değil mi? içiniz sorgulamayınız bence de.

arkadaşlar haziran sonu!

bu gece saat 22.00 sularında, kadıköy iskelesi'nde çocukluğumuzu yakıyoruz. durumu olan okurları törenimize bekleriz.

29 Haziran 2010 Salı

thrash'miş!

madem herkes yazmış konserle ilgili yorumlarını, o halde ben de bi yerinden tutayım.

öğlen 5'te uyanıp da saat 7de ancak slayer'a yetişmem benim tipik bir grunge dinleyicisi olduğumu kanıtlar nitelikte olduğundan yorumlarımı çok da ciddiye almayacağınzı umuyorum.

ilk olarak son anda bi çakallık yapıp konseri vip'den izlediğimi eklemeden edemicem dostlarım. slayer'ı falan geçiyorum ilgi alanım değil ama, metallica'nın diğer setlistlerinde yer almayan 'en bilindik' şarkılarını türkiye'de seçmesi, bizim en ağırından bir üçüncü dünya ülkesi olduğumuzu en iyi şekilde kanıtlıyordu sanıyorum. yani şaşırıyorum ben 21 yaşındayken bu kadar içim geçti, her halttan hemen sıkılıyorum, hemencene herkesten nefret ediyorum ama adamlar bu işi aşkla şevle yürütüyor belli. neticede saygı duymamak mümkün değil. o yüzden lars sana güveniyorum ve en yakın zamanda tekrar görüşeceğimize inanıyorum. sözlerimi jaymes'in sorusunu cevaplayarak bitiriyorum:

-do you feel what i feel?
-yes, we do!

27 Haziran 2010 Pazar

merve'nin aklına bişi gelmiş [videolu]

 
hadi gel uzatma!

ımmm şeyyy ımmm şeyyy neyse hava cok sicak oldu gidip dus alayim bari. iyi olur ya. lan bunu neden yapıyorsunuz? saçmalığın adını neden "deney yapıyom ben yeaa" koyuyorsunuz?

-Tamam ilgi bekliyordum ama iki günde bu kadar ilgi biraz fazla oldu :) Hakkımda ortaya atılan iddiaları okumaktan şu saate kadar bir şeyler yazamadım, o derece. Yazılanları okurken bazen gülüyorum, bazen üzülüyorum, bazen kızıyorum. Ama hala pişman değilim. İyi ki yaptım diyorum. İyi ki yaptım da bir şeylerin farkına vardı insanlar. Fake olduğumu düşünmelerini bile umursamıyorum. Kararlı bir şekilde arayışımı sürdürüyorum. Bakalım şu meret bana aradığımı buldurabilecek mi.
                                                                                                                                            merve i.

devrimci merve'yi yürekten selamlıyorum.  

25 Haziran 2010 Cuma

:D

İLGİLİ HABER:

ŞEHİTLERİN ANISI İÇİN DURDURUN BU REZALETİ

MURAT ALAN'IN HABERİ...

Birbiri ardına gelen saldırı ve şehit haberleri Türkiye'yi derinden sarsarken Sabancı Holdingin Akbank'ı, Siyonist İsrail firmalarının gençliğimizi zehirleyen konserine verdikleri desteği devam ettireceklerini duyurdu. Cuma günü İsrailli şirket Purple Concerts'ın Türkiye'ye getireceği Rammstein isimli ahlaksız grubun konserine sponsor olan Sabancı Holdinge bağlı Akbank, tüm tepkilere rağmen sponsorluktan vazgeçilmeyeceği ve abartılacak bir durum olmadığı açıklamasında bulundu.

GERİ ADIM YOK SİYONİST FİRMAYA DESTEĞE DEVAM
Homoseksüellik ve sadizm dahil her türlü sapıklığı özendirdiği için Avrupa'nın birçok ülkesinde ‘toplum düşmanı' ilan edilen Alman grubu Rammstein'ı Türkiye'ye getirip gençlerimizi zehirlemeye çalışan İsrailli organizatör şirkete sponsorluk desteği sağlayan Akbank, kararından geri adım atmıyor.

Sanat bahane edilerek her türlü rezilliğin sergilendiği konsere destek olan Akbank, milli ve manevi değerlere gösterdiği saygı ile milletin takdirini kazanan merhum Sakıp Sabancı'nın hatırası ile çelişmekle suçlanıyor.
Konu ile ilgili gazetemizi arayan Akbank Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı Murat Göllü, Rammstein'ın gayet normal bir grup olduğunu iddia ederken, İsrailli firmaya sponsor olmaktan vazgeçmeyeceklerini söyledi. Muhabirimizin, “İsrail ve taşeronları Türkiye üzerindeki alçak planlarını gizleme gereği dahi duymadan uyguladığı şu günlerde Siyonist İsrail firmasına destek olup Avrupa'nın en ahlaksız grubunu Türkiye'ye getirmeniz doğru mu?” şeklindeki sorusuna, “Biz sanatı destekliyoruz, hangi firma kime ait bunu takip edemeyiz. Binlerce sponsorluğumuz var” cevabını Göllü, firmanın kime ait olduğunu bilmediklerini belirtti. “İslami duyarlılığı olan organizatör firmalara da sponsor olur musunuz veya kazara Hamas'a destek olsanız durum ortaya çıkınca sponsorluğu iptal eder misiniz?” şeklindeki soruyu cevap vermek istemeyen Göllü, durumun bu kadar abartılmaması gerektiğini söyledi.

İÇKİ VE YAŞ SINIRLAMASI YOK
Beşiktaş İnönü Stadı'nda cuma günü başlayıp pazar gecesine kadar devam edecek festival organizasyonu, Gazze'ye yardım götürürken şehid edilen insanımıza nispet edercesine Purple Concerts isimli İsrail firmasına verildi. Festivalin güvenliğini ise daha önce haberlerimiz ile Mossad ajanlarından kurulduğunu ortaya çıkardığımız ICTS isimli firmanın sağlayacağı biliniyor. Purple Concerts isimli firmanın iki ortağı bulunuyor. Ortaklardan Marcel Avram İsrail doğumlu ve İsviçre'de yaşarken, diğer ortak Hagai Strohweiss ise İsrail'de yaşayan eski bir İsrail Özel Kuvvetler askeri olması dikkat çekiyor. Festivalin ayrı bir skandalı ise yaş sınırı ve alkol yasağının olmaması. İstanbul Valiliği'nin bu duruma müdahale etmesi bekleniyor.

Akbank, alkolün serbest olduğu ve türlü rezilliklerin yaşanması beklenen konsere desteğini sürdüreceğini açıkladı. Gazetemizi arayan Akbank Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı Murat Göllü, internette türlü ahlaksız video klipleri bulunan Rammstein'ın gayet normal bir grup olduğunu iddia ederken, İsrailli firmaya sponsor olmaktan vazgeçmeyeceklerini söyledi.

AVRUPA'DA BİRÇOK ÜLKEYE GİRİŞLERİ DAHİ YASAK
Rammstein'ın şiddet, mazoşizm, homoseksüellik ve diğer sapıklıkları özendirmesi sebebi ile birçok Avrupa ülkesinde yasaklandığı biliniyor. Grubun ülkelerinde konser vermesine en son yasak getiren ülke ise Beyaz Rusya. Beyaz Rusya Sosyal Ahlak Konseyi, Devlet Başkanı Alexander Lukaschenko'nun da desteğiyle grubun Minsk konseri öncesi Rammstein'ı halk düşmanı ilan etti. Rammstein şarkılarının toplum ahlakını çökerttiğini belirten devlet başkanı Lukaschenko, sergilenen iğrençliğin eğlence veya müzikle izah edilebilir bir şey olmadığını kaydediyor.

özlemek

“ Hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Don Kişot’lara, ateş hırsızlarına, Ernesto Che Guevara’ya, yollara, yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük: Savaşlar, katliamlar, ölen öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar ve topluluklar gördük. Yanan kentler, köyler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük, biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu dünyada şarkılar söyleyebildik. Teşekkürler Dünya

24 Haziran 2010 Perşembe

VerSus



ya özür dilerim ama dayanamadım :D

23 Haziran 2010 Çarşamba

pop z'art #10 paintkiller


nasıl kıskandım lan sizi! hayvanovskiler!

20 Haziran 2010 Pazar

benden söylemesi




çok güzel filmler canlarım.

17 Haziran 2010 Perşembe

bob ross


14 Haziran 2010 Pazartesi

callahan vs ketenci bey [bir trajik tartışmanın acı sonuçları]



ketenci bey: kapak olsun olm.
callahan: olm gelme üstüme :(((((
ketenci bey: müslümanlar forever!
callahan: olm öyle galiba lan :)))))
ketenci bey: he şöyle saygı duy.
callahan: saygı duyuyorum dostum. olm bir freud yetmedi lan :)))
ketenci bey: ali kuşçu hoplatır :)
callahan: marx bile kurtaramadı
ketenci bey: ibn rüşd koydu olm.
callahan: olm ateistler kazanır ama bak.
ketenci bey: git kendini üzdürmeden :)
callahan: ama olm bi şekilde kazanmam gerekiyor. hristiyanlar koyar ama.
ketenci bey: bak o olur :)
callahan: yahudiler de koyar gibi gelmişti lan.
ketenci bey: caps aldım bittin olm sen.
callahan: eyvallah.

çeviri

suddenly something has
happened to me
as i was having my cup of tea


bana aniden bir haller geldi dostlarım
çayımı yudumlarken

suddenly i was feeling depressed
i was utterly and totally stressed


birden dehşete düştüm
dünya tamamen başıma yıkılmıştı

do you know you made me cry
do you know you made me die


beni ağlattın, beni öldürdün, biliyor musun
lanet gelsin sana

and the thing that gets to me
is you'll never really see
and the thing that freaks me out
is i'll always be in doubt

senin gözlerin kör olmuş,
bir bok görmüyorsun
söyle!
hep böyle mi kalıcam ben?

it is a lovely thing that we have
it is a lovely thing that we
it is a lovely thing, the animal
the animal instinct


ay pek hoş
ay pek hoş asdfdfads

içime hayvan girmiş
hayvan girmiş

so take my hands and come with me
we will change reality
so take my hands and we will pray
they won't take you away

elimi tut da gerçeğin anasını satalım
biraz da dua edelim
seni benden almasınlar

they will never make me cry, no
they will never make me die


böylece bir daha asla beni ağlatamayacaklar

(sonlarda yine iclal aydın oldum, zamanla düzelecek söz)

13 Haziran 2010 Pazar

çingenetor'un dönüşü

sahalara geri döndüm dostlarım. bunun ne anlama geldiğini dikkatli okurlar anlayacaktır. (letheeeee)

farkındaysanız son zamanlarda ben değiştim. hem de ne değişme! iclal aydın olmama ramak kalmıştı ki, dün bir arkadaş kafamı soğuk su dolu leğene sokarak, 'kendine gel,benim canımı sıkma,duyarlılığına başlatma' dedi. tabi ben bir süre nefessiz kalınca aydınlandım ve kendime çeki düzen verdim.

üstümdeki ölü toprağı silkip, öfeledim. kalktım, aynaya baktım. günlerdir aynaya bakınca sadece gözlerim doluyordu, bu ne tipsizlik yarabbi diye feryat ediyordum. bu kez ise, böyle bir güzelliği bizimle paylaştığı için tanrıya şükrettim. aynadaki yansımamdan adeta bir prenses bana göz kırpıyordu. feri sönmüş gözlerime can gelmişti, saçlarım rapunzel'i kıskandırıyordu, gözlerim doğuştan sürmeliydi. utanmasam kendime aşık olacaktım.

kalktım,kendime kek yaptım. kimseye de bir lokma yedirmedim. tıpkı bir öküz gibi hepsini yedim. caddelere çıktım sonra, insanlara geri döndüm. sürekli espri yapıyor, kendi esprilerime en çok yine ben gülüyordum. güzel şeyler olmaya başladı sonra. ne biçimde mutluydum.

işte sınav dönemi çıktığım insanlığıma geri dönüyordum. peki geri dönen bir çingenetor ne yapar?

a)komik video paylaşır.
b)küfürlü yazı yazar.
c)fıkra anlatır.
d)hiçbiri

hepsini de yapıcam canlarım, wait for me.

12 Haziran 2010 Cumartesi

göreneklerimiz #2


10 Haziran 2010 Perşembe

9 Haziran 2010 Çarşamba

çayımı içerken


buna da gezinirken rastladım;






7 Haziran 2010 Pazartesi

o'nun hikayesi #2#

'sanma ki günlerim güzel geçiyor
varamadığım evlerin var'

amanın da moda sahillerinde bekliyormuş. hüznünü sevsinler o'nun. kendine de gülebilmeyi öğrendi bugün.

araya birtakım zamanlar, birtakım amanlar girdiğinden o'nun hikayesi beklemede kaldı. şey diyorum, okul olur, ev olur, festival olur, şiir olur, ay olur, gün olur, ya olur olur.

'insanın duyguları mahremdir, duygu patlamalarını başkalarıyla paylaşması ise orospuluktur' diyen birini gördüyseniz o'dur. çarşaf gibi denize benziyor ruh hali, yaprak kımıldamıyora benziyor. ruh hali dedim değil mi? pardon. ruh hali tam aksine güçlü fırtınalara benziyor, fakat O'nu dışardan görseniz ermiş sanırsınız. O, dünyanın en iyi oyuncusudur. kendi kendine oynadığı binlerce piyesten bahsediyorum. hani şu kılıktan kılığa girdiği, hiçbirinin üstüne tam oturmadığı, kendi yalanına kendi beynini ikna edemediğinden hep huzursuz oynadığı oyunlar. siz hiç dünyanın her bir yerinde dünyanın her bir insanıyla olabileceğiniz her hali deneyip, sonucunda kendi lugatınızı 'ne fark eder ki' ile doldurdunuz mu? oturduğunuz koltukta karar kıldınız mı? sadece sarhoşken namaza yaklaştınız mı?

o gözünü kara edemeyenlerdendir. hayır değil,katiyyen cesaretsizliğinden değil, başka türlüsünü bilmediğinden. gönlü uçup gitmek isterken semavi ülkelere, ayağı takılandır yerdeki gölgelere. kafiyeyi sevmeyendir, diğer adı bilinç akışı. insanları çok sevip de kaçan, kaçtıkça kendini masalarda bulandır.

o canakıntısınakapılıpduvarıkapıkapıyıduvargörengillerden'dir. siz hiç günleri tereyağından kıl çeker gibi değil de, takvim yapraklarını hırsla kopartırcasına yaşadınız mı? hep deneyip, yine deneyip, daha iyi yenilmek yerine, yenilgiyi en baştan kabullendiniz mi? siz o'nun kara kaplı defterinden haberdar mısınız?

açtı bir gün defterini,bir bir döktü ortaya.yalnızım,dedi. dedi ki yalnızsın. çıkar yol göremiyorum, dünyanın buğusu kapladı önümü arkamı, gidiyorum, geliyorum, sokağın karanfil kokuyor, düşümde karanfil görüyorum, düş peşindesin düş peşime, peşin sıra yoksulluğu, yoksunluğu, bitmez tükenmez yolculuğu yaşamayayım, dedi. kapıduvar oldu. parolayı hatırlayamıyor şimdilerde.

umut dediler. unut dedi. en büyük kavgam kendimle, ben olmama izin verin, söz veriyorum rahatsızlık vermem, dedi. söz veriyorum rahatsızlık vermem dedi boyuna. mütemadiyen anlıyorum, biraz uzak durunuz dedi, içine kadar girdiniz. siz nefessiz kalmak nedir bilir misiniz?

gidiyorum, bari var olduğum zamanları vurgulayabileyim, bana böyle bakmayın, dedi. gidişini ancak kapıdaki ayak izlerinden ayırt edebildiniz.

beyin yanıkları :(

aslında uyuyacaksın, koyunlar bir iki/ hmmsf hmmsf
iyi niyetle iyi şeyler yapılamıyor/ sayfa bilmem kaç tehlikeli oyunlar
4 haziran 2010 beynimin yanması, bahsettiğim kokunun kaynağı
tüm ezberlediklerim aktarmalı aklıma geliyor, bütünlemeler!
bana güneşi gösterin, yağmur olur cevap kağıdına yağarım,
aslında dersi bıraktığımdaki kararlılığı hayatımın hiçbir alanında sergileyemedim/ üzgünüm


tokat tokat üstüne geliyor, yanağımı çevirmekten usandım
biliyorum pH, biliyorum yüzey etkin madde, biliyorum liyofilizasyon
her şey birbirine, ben kendime karıştım/ beyazıt gibi durmayın
şunu bitireyim yatacağım -yatacak yerin yok senin-
başladığım mezarı bitireceğim, mezar başında f
logaritmik bir lirikselliğe aşırı epik tamlamalar eklerken,
tam da bu saatlerde beynime ilave bir kalp yanması
bütünüyle yanacaksın evrensel bir sızıyla
sübhanallah kardeş ibretlik bir karşılaşım,
cihan seni sevmiyorum, piç kurusu/ sen aşk oduna yanamazsın cihan
so on i wait my whole lifetime for you/ foryou!


nerde kalmıştık zen? beni arkamdan vurmayacaktın, peki ordan devam edelim
beni arkadaşlarımızdan vurdun/ cihana duyurdun ibneliğini
helal sana dürüstlük abidesi, hilkat garibesi, ahlak bekçisi 
ananın amında açan güllerle beraber, merhaba ben sinirli bir insanım
o kadar şiirliyim ki sinir yazıyorum/ şuurumu kediye kökledim 
beni bir güneş, bir de zen çarptın; ince hesapların insanı. ah. 


bu kez yürüdüğüm yolları çaldılar/ ibneler gecekonduların üzerinden otoban geçirdiler
lan ne olacak isa? söyle, kuzularım de isa, tanrısının kuzusu seni!
geçen oturuyoruz bizi gördüler arkalarını döndüler/ basenleri çıkmış lan!
ondan sonracığıma ihaneti gördük işte, saygılar. 
bir üzüldüm sormayın bakışlarım otobüs oldu, hatıralardan yolcu aldım indirdim! 
sanırsın ki metaforik bir atmosferde anneme tecavüz edildi, 
beynim yandı, çay içiyorduk en güzel bezginliğimizle
artık bana sağcılar da aşık oluyor dedirtemezsiniz bu saatten sonra! 

başa dönelim. aslında uyuyacaksın şöyle sabah olacak, mal gibi kalacaksın
bir günden sonra artı bir gün, gelecekten bir gün düş, belirsizlikten de he. 
şimdi dön otur dersin başına, kaldığın yerden allah-u ezber.

5 Haziran 2010 Cumartesi

vol 6

insan.
ins.
an.
anma arkadaş
taş olsa yerinde çatlardı taş

sıkılmak
tıkılmak
yıkılmak
sevmediğin zamanlarda öğrendin susmayı
forever heart attacks

sıcak,hava çok sıcak
seni teorik olarak aşağılıyorlar
sen pratik olarak görmezden geliyorsun
yine,yeniden
çe-liş-ki-ne-ki

post
modern
postmodern
ağlamayan gözden
hissetmeyen kalpten

vazgeçtim
vaz
geç
nasılsa görebilenler
göremeyenlere bildirecek

1 Haziran 2010 Salı

ne demek gitmeselermiş?

sabahtan beri okumaktan, şuraya buraya bakmaktan, sosyal ağlarda zeka kapasitesi analizi yapmaktan filan nevrim döndü ve onca bilgi kirliliği içinde, kayda değer bir analiz de yapmak pek mümkün olmayacak ama, girizleyelim:

şöyle bir cümleyi çok duydum, açıkçası ilk başta bu cümleye aldandım bile, güya objektivizm adına. cümle şu "yahu onlar da gitmeselermiş, israil bu konuda restini koymuştu zaten".  bu düşünce pragmatism açısından pek doğru. evet doğru çünkü sen oraya gidersen -daha önceki eylemlerinde olduğu gibi- israil seni vuracaktır, ya da başka yaptırım uygulayacaktır. nitekim saldırdılar. uluslarası deniz hukuku filan hiç kafa karıştırmadan, israil'in de yaptığı zottirik açıklamaları -vay efendim gemiye inen askerlere sopalarla saldırdılar, oysa askerlerimiz onlarla konuşmaya gitmişti, zaten efendim biz gemilerin bilmem ne limanına yanaşmalarına söyledik-bir kenara bırakırsak, elimizde somut şey olarak insanların ölmesi kalıyor. ölüme kılıf uydurmak, onun üzerine politikalar üretmek, bir halkı tümden lanetlemek filan pek gireşeceğim işler değil. 

bir başka yaklaşım da şu: "İHH hamas propagandası yapıyor, israil'i tahrik ediyor, suç sadece israil'de değil". buna benim yaklaşımım öyle lafı dolandırmadan -hamas'ı da zerre sevmem-, İHH'nın yaptığı yardım adı altında filistinlilerin sorunlarını gündeme getirmektir, bu provokatif de olabilir. bunu şurdan anlıyoruz zaten, gemiler yola çıkmadan türkiye ile israil'in restleşmesinden. ben yardımın içeriğini -ilaç, yiyecek falan filan- pek önemsemedim. önemli olan ve artık dünya'nın gözüne sokulması gereken israil'in bu gibi yardımların yapılmasına koyduğu engeli, bu gibi şeylerden yola çıkarak da dünyaya filistinlilerin mağduriyetini gösterebilmekti. İHH [şunu da araya sokmak niyetindeyim: burdan devam.] bu konuda başarılı oldu mu? oldu (bu da dünyaya yansıması). peki ölen insanlar? 


şöyle zottirik reaksiyonlar da gördüm:
  • hitler'in yahudiler üzerine sözü. bazen anlık ivmelenmedir, olur öyle diyorum, esasında öyle düşünmeyecek kadar sığ insanlar olmadıklarını tahayyül ediyorum (iyi niyetimi sürekli koruyorum), fakat olmuyor arkadaşım. şu gerzekliği her yerde sergilemeyin, duruşunuzu belirleyin, ordaki oksimoronluğu anlayın artık. tepkinde haklısın ama bunda haksızsın ibne. 
  • beyaz türklerin de şöyle bir kaygısı var, bu bilinçaltı okumasıdır yanılıyor da olabilirim, "yahu bu en çok erdoğan'a ve akp'ye yarayacak :(". bi siktirol git lan. 
  • "ya bizim insanımız balık hafızalıdır unutur yarın" genel yönelim bu yönde. tam kafe siyaseti işte bu. unutulur diyorsan, toplum mühendisiyim ben bu işlerden çok iyi anlarım diyorsan haklısın abi. sen hep haklısın lan.
  • "bu bir savaş sebebidir". evet, şu anda türkiye'nin savaş açması için yeter sebep var. iran'da arkadan türkiye'den bir kıvılcım bekliyor zaten. de sonra abi? sonra ne olacak? savaşa engel olayım derken savaşacak mısın? tabii dişe diş, göze göz.
  • açık seçik antisemitizm propagandası yapılıyor. bakıyorum herif hadisler, ayetlerle filan konuşuyor. lan? necip fazıl'dan alıntılarla geliyor adam. yahu iki dakika duruş sergileyin diyorum başka bir şey demiyorum. yine iyi niyetimi koruyarak "anlık ivmelenmeler, kimse yahudi düşmanı filan değil". türkiye'deki museviler duyarlılıklarından mı korkularından mı bilmiyorum şöyle açıklama yapmışlar: 'Gemiye müdahele: “kamuoyunun üzüntüsünü paylaşıyoruz”'. 
  • boykot çağrısı yapılıyor işte ürünler listeleniyor, bunları bunları kullanmayın filan. denyonun biri çıkıyor "facebook'un sahibi de yahudi keh keh keh" diyor. işte böyle olağanüstü durumlarda ne kadar duygusallaşırsak ortaya o kadar aptal manzara çıkıyor ortaya. 
neyse, kafa o kadar dağılıyor ki verdiğin tepkiler de dağınık, duygusuz, çaresizce oluyor. ısrarla israil'e küfür etmiyorum. ısrarla galeyana gelip "beyler savaşa" diye saçmalamıyorum. abi liseyi bitireli uzun zaman oldu, ne diyeyim bilemiyorum.