16 Ağustos 2009 Pazar

orta anadolu yöresinden iç burkan bir türkü

sivas kangal köpeğinin göğsünde yumuşatılmış ergen poposu gözlerimizin önünde yırtık donla koşuşturuyordu. ben yüce alişan ve arkadaşım yüce dark-angel-zekiye ile sahilde oturmuş kahkahalar atıyorduk. böyle tesadüfi olaylar üzerine yapılan dangalakça yorumlar, gırla giden espriler dark-angel-zekiye'yle bizi birbirimize yakınlaştırmıştı. birayı ağzından püskürtmüş "puhahahah zuhahaha" diye gülen dark-angel'in göğüs dekoltesine baktım uzun süre. anladım ki göğüs dekoltesi yokmuş. asdfasjfdsad.

dark-angel ile tanışmamızın üzerinden 1 ay geçiyordu, msn'de uzun uzun konuşmalarımızın ardından bir randevu koparabilmiştim. şöyle olmuştu "sahilde iki bira içmek ne güzel olurdu hea" diye oltayı atmıştım. "hangi sahil?" diye sorması elzemdi ve sordu. "moda sahili" dedim. başka sahil bilmem ben, başka sahil tanımam dedim. sürekli takıldığım mekanlara olan hakimiyetimi moda sahilinde dark-angel'a kanıtlayacaktım adsfajasd. 

beşiktaş iskelesinde buluşmuştuk. haldun taner'i tercih etmememin sebebi orası da bozdu be aga. eskiden orda iyi bekleşilirdi ama şimdi bekleşilmiyor çok bozdu dedim. ":S" yazdı gönderdi utanmadan zekasız. alay geçiyordum, bir'alay geçiyordu. msn'de nasıl da kendimden emin çılgın atıyordum, egoların egosuna sahiptim. vay efendim afrodit gelse belini incitmeden şeyapardım. 

kadıköy iskelesinin önündeki büfeden çekirdeklerimizi aldık. önceden biraları da almıştım ben, çantamda duruyorlardı. belim ıslanmıştı mina koyim. çekirdeği iyi akıl etmiştim ha, çekirdek insanın çenesini açıyordu. uzun uzun susmayalım diye, arada çekirdekleri bunun üstüne atarak sempatiklik de yaparım dedim içimden. çekirdek ki insanın en büyük dostu. 

sahilde yer seçtik. her taşa oturmayız dedi dark-angel. "biz her taşa oturmayız alişan bey!" dedi. ben de "her taşa oturulmaz dark-angel, ummadık taş kazandibi" dedim. güya kemal sunal taklidi yapacaktım, gülmedi zekasız. aramızda bir karış mesafeyle oturduk, oturken kolumdan tuttu, dengesini bulduktan sonra poposunu bıraktı taşlara. dedi "alişan bey iyi oldu geldiğimiz evde sıkılıyordum". dedim "dark-angel geçelim bu fasılı, içelim biraları". terslendim biraz, ama sonuçta şeyine takmadı. birasını şöpürtetti. bu da onun tarzıdır diyerek ikinci kez terslemeyeyim dedim. 

"götüm ağrıdı ya" dedi. "hohohoho ilk yasaklı kelimeyi sen kullandın, böylece daha samimi olduk biz artık, birazdan ben de bir şey anlatırken 'sikicem ya' diyeceğim, sen de hiç pozunu bozmayacaksın" dedim. "lan sus iki dakika fırat budacı kılıklı şerefsiz" dedi bana. "sus lan klişe tespitçisi kıl" dedim. gülüştük. çünkü ikimizin de ekşi kültürü vardı. EkŞi SözLük. 

aynı kafayı yaşadığımız belli oluyordu. alişan'la dark-angel olarak sanal kimliklerimizle bira yudumlamak hakkımızdı. o an orda callahan olarak bulunmak istemezdim. sonuçta callahan başka biri, alişan daha da başka biriydi. ama dark-angel gerçekliğe yaklaşmak için başını dizime koydu, bira çarptı biraz dedi. daha ikinci biradaydık fekat çarpıyorsa çarpıyordur dedim. sonra şarkılar söylemeye başladık. sonra kolumu saçlarını geriye atarak boynuna doladım. "bak" dedim, "biz artık sanırım herhalde galiba lan sevgili olduk" afdafasjdfajsfd. "sevgili olmanın amına koyim sana bir şey olmasın" dedi. sonra beni öptü. "alişan bey, ben küfür eden, bira içen bir kızım, rahatım lan demeyeceğim sana, gayet ortada olan şeyi sana söylemek kadar saçma bi şey yok" dedi. "hay skeyim duygusala gireceksen vites düşür" dedim. "ama birinin bu iç dökme faslını yapması gerek piç" dedi. "dök o zaman, hadi başladın bitir de öpüşelim artık" dedim. 

"o halde öpüşelim bırak bu prosödürü lan" dedi. sonrası asdfjasfdsad bilinen şeyler. bilineni söylemek bizim gibi zibidiler için can sıkıntısıdır ey yüce romalılar! [ay romalılar klişesi]

birkaç gün sonra hiç görüşmeme kararı aldık. hızlı yAşA GenÇ öL. LOL. 

1 yorum:

çingenetor dedi ki...

çok iyi olmuş :-m