4 Ağustos 2009 Salı

alice harika avcılar diyarında

asdfajsfsajdf hayatıma stoper arıyorum. dostlar uzun süredir yazamadım bir şeyler, böyle ilginç resim, müzik, AAJSDAFAJSFDA diye yazacaklarımı yarınlara erteleyip, boş boş işler yaptım.

yeah.

"lisedeydik, gökhan diye bir çocuk vardı, tam piç, paris ülkü ocaklarının reisini dövmüştü" dedi ve dudağını yaladıktan sonra gömleğinin yakasını düzeltti. sigara uzattı, almadım. sigarayı bıraktım dedim. bu adamla karşılık sohbet edecek değildim, sigara içiyor olsam bile gerektiğinde uzatılan sigaraya irademi koyabildim.

"lise piç doluydu, ben de haliyle okuyamadım aralarında. lise 1'deydik tuvalete gitmiştim, sigara uzattılar içtim, sonra sigaranın parasını istediler." dedi. başımı salladım, hafiften gülümsedim. çoktan uzaklaşmıştım bu adamın muhabbetinden, sadece kafa sallıyor söylenenleri dinliyor gibi yapıyordum. "manitan var mı?" dedi. başımı salladım. manita lafından rahatsız olduğumu düşünüp, kız arkadaşınla ne zamandır berabersiniz diye koftiden soru sordu. cevaplamadım. manitam olduğunu gülerek ve de gururla söyleseydim ardından şu soru gelecekti "çaktın mı?". bir aptalla muhabbet etmek hiç zor değil. sadece kelimeleri eksik söyleyeceksin ki gevezeleşmesin aptal.

beraber bilgisayarların başına oturduk. müşteri gelince ayağa kalkıp "buyrunnnnnnnn" diyorduk sonra yine bilgisayarın başına gömülüyorduk. "bak" dedi "sana ne izleteceğim? çok komik ya." hiç oralı olmadım. muhabbetime doyum olmadığını söyledi, beni eğlenceli bulmadı. bana "çok piç adamsın ya" demedi.

uzattığı sigarayı almamıştım çünkü sigarayı bırakmıştım.

bir gün sonra "kanka" dedi. bir bebek gibi konuşmayı sökercesine 'kanka' dedi. kanka dedi. "hey adamım" dedim "kendini bana beğendirmek zorunda değilsin." beni fazlaca soğuk bulduğunu söyledi, omzuma attığı elini sırtımdan dolaştırarak sırtıma vurdu ve "seni çevre esnafla tanıştırayım" dedi. bakkala girdik, bakkalın bıyığı da ordaydı. selam verdik, nasılsın amca dedik. amca dedik "amcaya giden her yol mübah mıdır?" amca eski entelektüel çıktı "makyavel bakkal olmalıydı" dedi. geri adım attım. amcanın üzerine gitmemeliydim, her an "şunu bozabilir misiniz? müşteri bekliyor da" diye kapımızda bitebilirdi.

amcayı bozmadım.

çırak yanımda, yaşıt olmamıza rağmen gereğinden fazla saygılı ve hayranlık doluydu. dedim senin o fakir duruşunu sikerim. benim de cebimde kuruş para yok ama kimsenin hayatına özenmiyorum piç dedim. gözbebekleri büyüdü. gözüne sprey sıkmıştım çünkü.

"haftalık 100 lira alıyorum, yer siliyorum, getir götür yapıyorum" dedi. "kimse mutlu değil" dedim. "kriz var abi, buna da şükür" dedi adeta bir fakirce. bu tavrını hiç sevmemiştim. hiç de sevemem. ben sigarayı dertten içen adamlara düşmanımdır. "kendi işinin patronu olacaksın ne güzel" dedi.

o senin güzelliğin dedim.

"çok güzel hareketler bunlar"ın bir skecini izlerken, manitadan mesaj geldi. onun manitasından geldi. güldü. mesajı bana kısıkla yüksek arası bir sesle okudu: "akşam bize gelsene annem evde olmayacak". gülümsedim. "vay piç desene ya" diye baktı. demedim. yatağa atılmak ve atmak mevzuatında ortodoks tavırlarım vardır benim dedim.

aasdfajfdafd dedi ki "hesabı tükkana yaz ağabey". yedik içtik hesabı tükkan ödeyecek dedi.

liseden terk amele haylaz çaylak tripleri, konur sokak, istkara.

Hiç yorum yok: