"kar$im n'aber?" (şu kelimeyi yaygınlaştırdığım güne lanet olsun). "iyi ya farma" (bu kelime de dalga unsuru olmaktan çıkıp, acı veren bir şeye dönüştü). "senden n'aber?". "iidir dersler filan" (sorsana dersleri nasılmış? sormayacağım.)
kar$im iyidir. okul filan işte. repeat after me: okul filan işte. kayboldun görünmüyorsun (duygusal anlamda mı?). yüzünü gören cennetlik (metafizik anlamda mı?). hiç sesin çıkmıyor (buranın akustiği iyi değil). baksana ne diyeceğim? (ne tarafa bakayım?)
evde oturmak filan. tv filan. yemek filan. koltuk filan. kahve filan. gazete filan. tavan seyretmek filan. sehpaya ayak uzatmak filan. sandalyenin ön iki ayağını kaldırarak oturmak filan. sigara içmek filan. internet filan. oyun oynamak filan. yalnızlık filan. adam yayınları'nın çok eski bir sayısı filan. cnbc-e filan. e-2 filan. diziler filan. berbat türkçe dublajlar filan. bakkala gidip gelmek filan. şarkı filan. rulokat filan. doğadan poşet çay filan. yorgunluk can sıkıntısı filan. günlerden pazartesi-salı-çarşamba-perşembe-cuma filan. hatıralar filan. komik bir şeyler izlemek filan. kağıda bir şeyler karalamak filan. konuşmak istememek filan. depresyon filan. kendine acındırma ve acıma seminerleri filan. killing the past coming back to life filan. pink floyd filan. mutfakla oda arasındaki mesafe filan. kapı kolunu bastırarak kapıyı açmak filan. kitaplığa ters konulmuş kitabın sayfalarını karıştırmak filan. reklam aralarında ntv izleyerek ülke gündeminden haberdar olma çabası filan. canım hiçbir şey yapmak istemiyor filan. istersen kuş vuralım filan. ısrarla çalan telefon filan. hiç çalmayan telefon filan. duygusallaşmak filan. porno filan. kendimi toparlamalıyım filan. yalanlar filan. üzüntü-sıkıntı-karamsarlık-arabesk ruh hali filan. içki filan. kokoreç-baharat filan. azıcık ilgi gösterilince şımarmak filan. duruşu bozmak filan. hisli şeyler izleme-okuma-dinleme eğilimi filan. aniden enerji patlaması filan. ruh hali: karmakarışık filan.
kar$im iyidir. filan filan filan. filan işte canım (olur öyle filan). zaten can sıkıntısından başka bir şey paylaşabilseydik, en büyük ortak bölenimiz can sıkıntısı olmasaydı filan şimdi dünya turu-yabancı dil kursu-sportif faaliyetler-gecelere akmalar-partiler filan yapıyor olacaktık. sonra: süper eğleniyorum-çok gülüyorum-fotograflarda azıcık daha güzel çıkmalıyım (şu açıdan çekse daha iyi)-aman be yeaa-sevgilimle aram çok iyi-nazar değmesin-ciddi düşünüyoruz-seviyorum abi filan. bir kapı kapanır diğeri açılır-ben de öyle düşünüyorum-sabır filan.
ne diyeyim hüzünlü olunca hiç, mutlu olunca hiç mi hiç çekilmiyor(sunuz) filan. iki arada bir derede olduğunuzda da hiç mi, biraz mı çekilmiyor(sunuz) karar verebilmiş değilim.
çok duygusal yazı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çok duygusal yazı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
22 Ocak 2010 Cuma
16 Ekim 2009 Cuma
kafası güzel sonatlar
bir kedi gördüm sanki,
ey kedi,
kediliğini bir bmw'nin son model jantında kaybettin,
üstelik içindeki bir zenci,
5.cadde new york,
şarap gibi serilmişsin yere,
ölümün bir zencinin penis boyu kadar uzun sürmüş,
can çekişmişsin thom yorke şarkısı gibi.
seni yerden kazıyan,
iyi aile babası stephan ağladı,
senin için peta ağladı,
panter emel ağladı,
ama ben ağlamadım,
şiir yazdım.
leş kargalarına inat,
direndim.
ben bu şiiri sana yazdım.
yerde kemiklerin sızlamayacak kadar ezilmişken!
ey kedi,
kediliğini bir bmw'nin son model jantında kaybettin,
üstelik içindeki bir zenci,
5.cadde new york,
şarap gibi serilmişsin yere,
ölümün bir zencinin penis boyu kadar uzun sürmüş,
can çekişmişsin thom yorke şarkısı gibi.
seni yerden kazıyan,
iyi aile babası stephan ağladı,
senin için peta ağladı,
panter emel ağladı,
ama ben ağlamadım,
şiir yazdım.
leş kargalarına inat,
direndim.
ben bu şiiri sana yazdım.
yerde kemiklerin sızlamayacak kadar ezilmişken!
3 Ekim 2009 Cumartesi
Olm hiç iyi değilim lan ben bugünlerde.Ergenlik bunalımlarım yeniden baş gösterdi.Sivilcelerim çıktı.Sesim kalınlaşmaya başladı.Ve daha bir sürü şey... :(
O yüzdendir bu hoyratlığım,bu selamsızlığım (selamsız diye semt var lan istanbulda) ,kırılganlığım.Beni anlayın dostlarım.Hiç birinizi sevmiyorum.Sık sık what the hell am I doing here diyorum. Yapıyorum bunu.Çünkü,su akıyor ve ben yüzme bilmiyorum...
O yüzdendir bu hoyratlığım,bu selamsızlığım (selamsız diye semt var lan istanbulda) ,kırılganlığım.Beni anlayın dostlarım.Hiç birinizi sevmiyorum.Sık sık what the hell am I doing here diyorum. Yapıyorum bunu.Çünkü,su akıyor ve ben yüzme bilmiyorum...
2 Ekim 2009 Cuma
4 Temmuz 2009 Cumartesi
olursa ekime,olmazsa da taa...
Özür dilerim,beklemediğin bir anda hayatında vücut bulduğum,seni korkuttuğum,huzurunu bozduğum,uykularını böldüğüm,olmadığın yerde ateş yok,güneş yok diye gezdiğim,tanımadığım birini menünün ana yemeği yaptığım için..
Kelimelerini çaldığım,cümlelerinin içine saklandığım,hayalinde yarattığın dünyayı kendi hayalime ortak ettiğim,varlığını varlığıma katık ettiğim için özür dilerim.
Kusura bakma ansızın kapını çaldığım,telefonunu titrettiğim,leş kelimelerimle üzerine yürüdüğüm,suretimi tanınır hale getirdiğim için...
Anlık bile olsa beni aklının bir köşesine getirdiğim,arkamdan el sallamana sebep verdiğim,başkalarına benden bahsetmeni gerektirdiğim,seni bahaneler üretmek zorunda bıraktığım için çok özür diliyorum senden.
Bunların hepsinden sonra ise,artık hiçbir şey için üzgün değilim.Hiç birinden en ufak bir pişmanlığım yok.Senin ne ruhuna,ne de tenine dokunmak bana zeval vermedi.Sen bana hiç zeval vermedin.
Ama durum şu ki,gönlümün çemçük ağızlı prensi,artık zurnanın zort dediği yerdeyim.Yoo,yanlış anlama tükendiğim falan yok.Sadece artık senin sesin için başka ruhları derbeder etmeyeceğim.Nasıl mı bu kadar sağlam kalabiliyorum?Çünkü beni senden daha çok seviyor'muş'um...
Kelimelerini çaldığım,cümlelerinin içine saklandığım,hayalinde yarattığın dünyayı kendi hayalime ortak ettiğim,varlığını varlığıma katık ettiğim için özür dilerim.
Kusura bakma ansızın kapını çaldığım,telefonunu titrettiğim,leş kelimelerimle üzerine yürüdüğüm,suretimi tanınır hale getirdiğim için...
Anlık bile olsa beni aklının bir köşesine getirdiğim,arkamdan el sallamana sebep verdiğim,başkalarına benden bahsetmeni gerektirdiğim,seni bahaneler üretmek zorunda bıraktığım için çok özür diliyorum senden.
Bunların hepsinden sonra ise,artık hiçbir şey için üzgün değilim.Hiç birinden en ufak bir pişmanlığım yok.Senin ne ruhuna,ne de tenine dokunmak bana zeval vermedi.Sen bana hiç zeval vermedin.
Ama durum şu ki,gönlümün çemçük ağızlı prensi,artık zurnanın zort dediği yerdeyim.Yoo,yanlış anlama tükendiğim falan yok.Sadece artık senin sesin için başka ruhları derbeder etmeyeceğim.Nasıl mı bu kadar sağlam kalabiliyorum?Çünkü beni senden daha çok seviyor'muş'um...
16 Haziran 2009 Salı
yalan dünyanın pis taşeronları: dikine adam penetrasyonları
içimde çocuk var, sizin annenizin yaşında; sevgilinizin sizin içinizde gezdirmek isteyip de boynunuzu öpmekle yetindiği yaşta. yaşı kemale erdi. ortamgillerin korkuları var, onları duygusal yanlarından kimse yakalamasın istiyorlar. düşüncelerine sakın portakal kabuğu sıkılmasın, sesleri bir an olsun bile çatallanmasın "takılıyoruz aga" adamları. bitiremediniz, takılıyorum geyiğini. absürt mizaha bile kaydınız, gay-ik takılıyoruz. bir ağız dolu küfürlerin ardından dönüp, freş adam maskesinin altına gizlenirken ağladığınızı görmek istemek de benim zaafım. yıkılmaz kişiliğinizi darbe insin isteyen de benim. benim durumum sizinkinden daha feci. samimiyetinize muhtacım, acı çekmediğinize, duygusal olmadığınıza, rahat adam olduğunuza inanmak istiyorum.çünkü ben de öyle olmak istiyorum, biliyorum ki siz ağlıyorsunuz. ağlamasanız? boşalamazsınız.
"Bu ne lan? ahahha" diye suratıma güldüğünde murat, dünyanın en dramatik hikayesini yazdığımı sanıyordum. "edebiyat parçalamışsın" lafını ilk duyuşumdu. sorunlarım olduğuna kanaat getirildi, duygusal ve çekilmez olduğum öngörüsünde bulunuldu. uzun süre kimse benimle gay-ik muhabbetine girmedi. bir köşemde ağır abi olmaya itildim. murat bir gün sendeledi, ardından fena düştü. sadece ben gördüm, gülmedim. kendine gülmeye zorladı kendini. kendi de gülemedi. suratıma bakıp "senden başka gören yok ya" dedi. allah dedim. allah gördü. seni daha çok görecek bu allah. dalga geçtiğimin farkına varamadı, "ya bi siktir git ya" dedi. telefonuyla oynamaya başladı, durumunu düzeltti o anda. pantolonuna yapışan tozları silkeledi, ceketinin yakasını düzeltti, saçlarını geriye atacaktı ki saçlarının 3 numara olduğunu farketti. o an için kendimi bozmadım görüntüsü içindeydi. 'ahahah lanet olsun yine yıkılmadım ağabey' diyordu. kimse görmemiş bu maldan başka diye sevinmiştir bile. oysa diğerlerinin onun düşüsüne gülüşünden acayip yaralar alacaktı, kendi de gülecekti durumuna, "freşim oğlum ben" tavrına halel gelmeyecekti.
"naber lan gay?" dedim. üzerine yürüdüm. metal işareti yaptım sanırım. çevresinde 8-10 kişi vardı. suratı düştü bir anda. yüzü kızardı. benden utandı bir anda. böyle bir arkadaşa sahip olduğundan utandı elbet. öte yandan "bu da Ağabey, çatlak biraz -ampül çevirme işareti yapıyordu-, tanıdığım en manyak insan, tanıdığım en iyi orospu çocuğu, gerizekalı, salaş, takmıyor, kimseyi sallamıyor" diye tanımladı beni. bir an cümlelerin bir şeyi ispat etme çabasında olduğunu farkettim. "bu adam herkese karşı böyle yoksa ben gay değilim ağabey" demeye getiriyordu, benim ortamda herkesçe bir manyak olduğumu ispatlayarak kendi duruşuna yine halel getirtmeyecekti. nitekim ben de oyunu bozmadım, benimle tanışmak isteyen bir arkadaşının uzattığı elini sıkmayıp boş boş baktım. adam gülmek zorunda kaldı, "ahahhaa çok pis adammışsın sen yahu" diye uzun süre birbirimize bakındık. ben o an, samimiyetsiz ibneler diye hepsine sövdüm.
içimde çocuk var, geceleri uyanıyor meme istiyor. tribe bağlıyorum. uçuyorum bazen. mütemadiyen duygusal tepkiler veriyorum. o an çok samimiyim. insanlar üzerine bir şey alınmıyor, onlar freş, dertsiz tasasız, hiç acı çekmiyorlar. hepsi aşmış orospu çocukları. bir ben üzülüyorum.
murat bir gün fena dağıtmıştı, o gün ben zafer kazandığımı sanmıştım. yarak gibi sevinmiştim. "ohoooo murat bey, sarsılmaz bey, takmayan bey" diye içimden kerkindim murat'a. sonra acıdım, ağlamayı kesti. "olur arada oğlum öyle şeyler" dedim, "genciz kafamız karışık" dedim, "ağlama lan" dedim, "lan?" dedim.
ağabey aslında vardı bir şey. bana arada öyle olmaz, hep olur.
sikeyim.
"Bu ne lan? ahahha" diye suratıma güldüğünde murat, dünyanın en dramatik hikayesini yazdığımı sanıyordum. "edebiyat parçalamışsın" lafını ilk duyuşumdu. sorunlarım olduğuna kanaat getirildi, duygusal ve çekilmez olduğum öngörüsünde bulunuldu. uzun süre kimse benimle gay-ik muhabbetine girmedi. bir köşemde ağır abi olmaya itildim. murat bir gün sendeledi, ardından fena düştü. sadece ben gördüm, gülmedim. kendine gülmeye zorladı kendini. kendi de gülemedi. suratıma bakıp "senden başka gören yok ya" dedi. allah dedim. allah gördü. seni daha çok görecek bu allah. dalga geçtiğimin farkına varamadı, "ya bi siktir git ya" dedi. telefonuyla oynamaya başladı, durumunu düzeltti o anda. pantolonuna yapışan tozları silkeledi, ceketinin yakasını düzeltti, saçlarını geriye atacaktı ki saçlarının 3 numara olduğunu farketti. o an için kendimi bozmadım görüntüsü içindeydi. 'ahahah lanet olsun yine yıkılmadım ağabey' diyordu. kimse görmemiş bu maldan başka diye sevinmiştir bile. oysa diğerlerinin onun düşüsüne gülüşünden acayip yaralar alacaktı, kendi de gülecekti durumuna, "freşim oğlum ben" tavrına halel gelmeyecekti.
"naber lan gay?" dedim. üzerine yürüdüm. metal işareti yaptım sanırım. çevresinde 8-10 kişi vardı. suratı düştü bir anda. yüzü kızardı. benden utandı bir anda. böyle bir arkadaşa sahip olduğundan utandı elbet. öte yandan "bu da Ağabey, çatlak biraz -ampül çevirme işareti yapıyordu-, tanıdığım en manyak insan, tanıdığım en iyi orospu çocuğu, gerizekalı, salaş, takmıyor, kimseyi sallamıyor" diye tanımladı beni. bir an cümlelerin bir şeyi ispat etme çabasında olduğunu farkettim. "bu adam herkese karşı böyle yoksa ben gay değilim ağabey" demeye getiriyordu, benim ortamda herkesçe bir manyak olduğumu ispatlayarak kendi duruşuna yine halel getirtmeyecekti. nitekim ben de oyunu bozmadım, benimle tanışmak isteyen bir arkadaşının uzattığı elini sıkmayıp boş boş baktım. adam gülmek zorunda kaldı, "ahahhaa çok pis adammışsın sen yahu" diye uzun süre birbirimize bakındık. ben o an, samimiyetsiz ibneler diye hepsine sövdüm.
içimde çocuk var, geceleri uyanıyor meme istiyor. tribe bağlıyorum. uçuyorum bazen. mütemadiyen duygusal tepkiler veriyorum. o an çok samimiyim. insanlar üzerine bir şey alınmıyor, onlar freş, dertsiz tasasız, hiç acı çekmiyorlar. hepsi aşmış orospu çocukları. bir ben üzülüyorum.
murat bir gün fena dağıtmıştı, o gün ben zafer kazandığımı sanmıştım. yarak gibi sevinmiştim. "ohoooo murat bey, sarsılmaz bey, takmayan bey" diye içimden kerkindim murat'a. sonra acıdım, ağlamayı kesti. "olur arada oğlum öyle şeyler" dedim, "genciz kafamız karışık" dedim, "ağlama lan" dedim, "lan?" dedim.
ağabey aslında vardı bir şey. bana arada öyle olmaz, hep olur.
sikeyim.
Mayonez:
çok duygusal yazı,
eksik yazılar
12 Haziran 2009 Cuma
hayatımdaki en acı olay
hatırladığım kadarıyla yanlış bir istihbarat sonucunda, yapmadığım bir olay yüzünden dayak yemiştim. çok pis dövmüştü öğretmen beni. güya hatice diye bir kıza "orospu" demişim. ki ben şu güne kadar bir kadınsala cinsel yönelimlerinden dolayı hakaret etmiş değilim adfasfkafkaskd. gittim hatice'den özür de diledim, hatta hatice beni affetme büyüklüğü bile gösterdi. ben olayı algılayamazken, ellerim davul gibi şişmiş, kiraz diye bir kız benden nefret etmeye başlamıştı.
hayat bana çok koydu be. valhalla.
hayat bana çok koydu be. valhalla.
23 Mayıs 2009 Cumartesi
Iô-ôI selam, naber, nasılsın?
merhaba beyfendi kendinize kerkiniyorsunuz. sesinizle uğraşıyorsunuz, bir yerlere duyurmak derdindesiniz; kim sizi görmeden yoluna devam ediyorsa, arkasından bağırıp kendi varlığınızı olumluyorsunuz. yoksa siz orda yok musunuz? ben görmedim sizi. merhaba o halde, siz de buyrun tüm varlığınızla takılın bana. merhaba, başka sözcüğüm yok neden burda olduğumu açıklayacak, geçiyordum uğradım diyemem, buraya geçerken uğranmaz, siz de buna inanmazsınız; ama size ihtiyacım var hanfendi, o halde merhaba, nasıl olsa gelecek kelimelerin devamı. gelmeyecek mi? o halde gözlerinize bakar dalarım merhabalara.
merhaba yahu. beni tanımadınız mı? sizi tanımış olayım. gülümsedim farkettiyseniz, gözlerimi kıstım, alnımı ovdum, hatırlamaya çalışıyorum, çaktınız? hah siz dünyanın en zerzevat adamı değil misiniz? ayıp oluyor ama. öyle değil miydiniz? o bahsettiğin murat'tı. ben ahmet yahu, hatırlamadın mı? murat ne yapıyor? benim ne yaptığımı merak etmiyor musun? seni hatırlamıyorum, hortlak merhabaların adamı. bir merhabayla kendi beynime tecavüz ettim. neden seni hatırlamak için o kadar kastım ki? işim gücüm mü yoktu? merhabanın samimiyetine mi kapıldım? yoksa yalnız mıyım, uzun zaman olmuş olabilir bir merhaba duymayalı. haha, melankolik köpekler...
merhaba anne, bir türlü doğuramadın beni, ıkınıyorsun sabahtan beri. merhaba baba, çok erken öldün. yaptığın en güzel şey erkenden ölmek oldu kanımca.
merhaba lan merhaba. bitmedi samimiyetsizlik, bitemedi. her sabah yüzlere yerleştirilen sevimli surat bitmedi, durmadan el uzatan, selamlaşan, merhabalar diyen adamlar/kadınlar bitmedi. duymuyorum sizi artık, beni yok sayın. paylaşacağınız bir şey yok, bir merhabadan başka! onu da paylaşmak istemiyorum artık. sizden iyice kopmak istiyorum, bırakın kendi mağarama gideyim. fena içip, fena dağıtayım.
merhabalaşmayalım olsun bitsin. öyle güzel. asfjadjjafsd.
merhaba yahu. beni tanımadınız mı? sizi tanımış olayım. gülümsedim farkettiyseniz, gözlerimi kıstım, alnımı ovdum, hatırlamaya çalışıyorum, çaktınız? hah siz dünyanın en zerzevat adamı değil misiniz? ayıp oluyor ama. öyle değil miydiniz? o bahsettiğin murat'tı. ben ahmet yahu, hatırlamadın mı? murat ne yapıyor? benim ne yaptığımı merak etmiyor musun? seni hatırlamıyorum, hortlak merhabaların adamı. bir merhabayla kendi beynime tecavüz ettim. neden seni hatırlamak için o kadar kastım ki? işim gücüm mü yoktu? merhabanın samimiyetine mi kapıldım? yoksa yalnız mıyım, uzun zaman olmuş olabilir bir merhaba duymayalı. haha, melankolik köpekler...
merhaba anne, bir türlü doğuramadın beni, ıkınıyorsun sabahtan beri. merhaba baba, çok erken öldün. yaptığın en güzel şey erkenden ölmek oldu kanımca.
merhaba lan merhaba. bitmedi samimiyetsizlik, bitemedi. her sabah yüzlere yerleştirilen sevimli surat bitmedi, durmadan el uzatan, selamlaşan, merhabalar diyen adamlar/kadınlar bitmedi. duymuyorum sizi artık, beni yok sayın. paylaşacağınız bir şey yok, bir merhabadan başka! onu da paylaşmak istemiyorum artık. sizden iyice kopmak istiyorum, bırakın kendi mağarama gideyim. fena içip, fena dağıtayım.
merhabalaşmayalım olsun bitsin. öyle güzel. asfjadjjafsd.
Mayonez:
çok duygusal yazı,
disconnect,
merhaba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)