26 Nisan 2010 Pazartesi

Durumum Cidden Çok Komik


[BİR ZAMANLAR YAZDIĞIM VE GEÇERLİLİĞİNİ KORUDUĞUNU DÜŞÜNDÜĞÜM YAZI - ÇETİN CALLAHAN ALTAN]
ya bi de bu var di mi? insan kendi durumuna komik diyebiliyor. asdfasd. komiğim komik. yazı efekti olarak komik değil, içerden bi yerden komik hakkaten. geçen çocuklarla konuşuyoruz “ya acınacak durumdasın, şu haline bak, yemek ye bari, yemek yemek önemli bir mesele, yemek yemeyen erkekleri kadınlar sevmez” dediler. rock müzisyenlerindeki anoreksiyaya dikkat çektim, en beğenilen erkekler onlar dedim. kendimi savundum, da savunasım yoktu. yemek yedim.
çevremdeki insan populasyonu dengeye ulaştı. biyolojide populasyon dengesi var, biliyoruz, işte dengeye ulaşan populasyonda doğumlar ve ölümler dengeli olur, yiyecek sıkıntısı olmaz. benim çevremdeki insanlar da dengeye ulaşmışlar, takdir ediyorum, ya şeyi anlatmaya çalışıyorum, sıkıştım kaldım lan. bak bir yere gidemiyorum, kimseye gidemiyorum, fakülteyi bırakmayı düşündüm, böyle yeni çevre yapmak için, sıkılırsam orayı da bırakırım diye düşünüyordum ki, bu gereksiz bir döngü olur diye sinirlendim.
durumum şöyle komik. yine arayışa geçtim. bu bence kötü bir süreç. bu arayış hiç iyi değil, tüketmişim demek ki her şeyi. bak o kadar tüketiyorsun, üretim adına sıfırsın. bu arayışların hepsi bundan. kafam çok karışık ya : (((( aslında çok çok karışık, ne yaptığımı bilmiyorum : ((((
ya bunları da kimseye anlatımıyorsun ha. bu da var. düşünüyorum, böyle oturmuş birilerine “ya olm ben çok acı çekiyorum, otur beni dinle piçççç” diyemiyorum. fena bir ketumluk hasıl oldu. asfdjafsd şu an bile içine düştüğüm durumdan uzaktayım, başka yerlere çekip, sarkastiğe bağlıyorum iyice. esaslı bir iç geçiremiyorum. düz yazı yazamıyorum mesela :((
dur be quote da vereyim “ümit işkenceyi uzatır”. işte oluyor, tam manasıyla kendi komik durumumu anlatamıyorum, daha önce denenmiş ve kritiği yapılmış kendini ifa etme şekillerine gelemiyorum, aNgel_Of_DARKness’ın kendini ifade edişine iç geçirsem de onu küçümsemekten kendimi alamıyorum. ben kendimi ifa ettiğimde, takdir edilmeliyim, hayran olunmalıyım, şeklimi koymalıyım, alışılmışın dışına çıkmalıyım. bu zorunluluk değil, kendini açık etme’nin her türlüsünün parodisini yapmış olmamdan dolayı. ben de biliyorum “canım hiçbir şey yapmak istemiyor” demeyi ama bunu çok daha vurucu yapmayı planlamaktan, canımın sıkıldığını hep es geçiyorum. kendi can sıkıntımı bile estetiğe sarıp sarmalıyıp, bir şeye dönüştürme çabasına giriyorum. ince hastalığa tutuldum hakkaten, “entelektüel hastalığı” diye bi tabir vardı 70lerde yazılmış bir kitapta ajdfsafjad, bak o olabilir. fakat o da olamaz, o “sürekli muhaliflik durumu”nu anlatıyordu, ben muhalif değilim, asdjfsa, sanırım ben şu an kendi bulanımım tarafından konuşturuluyorum, bu konuşma da imdat çağrısı. heeee.
bi de bayağılık olarak nitelendirilen aşırı duygusallık -duygu sömürüsü- gibi şeyler var. onlara da gelemiyorum, tam diyorum doygunluğa ulaştım, işte şimdi anlatabilirim, şimdi her şeyi açık edebilirim, dikkatimi bir şey dağıtıyor, o da “kanka boşver yaaaaaaaaa” gibi zottirik bir ifade bile olabiliyor. dikkatim kendi doygunluğumu dağıtıyor, böyle başka bir bad tribe giriyorum, o da şu “ya bu sikikler sanırım beni anlayacaklarını sanıyorlar” diyorum asdfaf. ya anlatayım da siz anlamayın istiyorum, anladığınızı geciktirin, ya da geçiştirin böyle yormayın beni, çözümleme yapmayın; sadece konuşayım ve bitsin. ben konuşayım ben zaten konuştuklarımla tedavi ederim kendimi ://// 
bak bu sıkıntı patlaması en çok uzun süre biriyle takılınca oluyor, uzun süre birinin samimiyetini kazanma çabasından sonra, onun hala aynı duruşu sergilemesiyle ortak bir dil oluşturamamak gibi bir engel kendini oluşturuyor, o engeli aşabilmek, iletişimi hızlandırmak çabasına yenik düşüyorsun. tam olarak bir insana “senin ağzına sıçayım” deme samimiyetine eriştiğinizde, o insanın hala kendini sizden kaçırdığını görüyorsunuz. alınıyor, ya da o yakınlığı reddediyor, ben buna çok üzülüyorum lan : ((( vallahi, ben bu gibi engelleri aşamadığımdan çoğu insana hala “merhaba nasılsın?” diyorum. asdfjasfd. bana merhaba nasılsın diyen insanlar anormaldir, bu konuda bir çıkarım yaptım.
bizim jenerasyonda bir hamlık var. bu benim komik durumumun da en büyük sebebi. yukarıda kendini ifa etmekte yaşadığım sıkıntının kaynağı da bu. kaldı ki ifa edemiyorsun, nasıl ifşa edeceksin? ya bakın garip garip insanlar türedi asfjdsa. bu insanları anlattığım anda, ben de çözüleceğim, açılacağım, ya cidden bu insanları anlattığım gün ben mutlu azınlığa gireceğim : ))) [bu genellemeci tavırda çok rağbet görüyor, kendini başkaları üzerinden anlatım tekniği, dünyanın genel sosyal eğilimlerinden falan kendini düze çıkarma girişimi, entelijansta çok moda olsa da benim gibi doyumsuzlar tarafından gerçekten uzaklaşmak, 'çarpıtılmış ben analizi' olarak ele alınıyor. ben böyle anlıyorum]
ya demin kıvrandım durdum, asdfasdf, kıvrandım durdum da sonuç olarak bir şey anlatmadım. çünkü anlatacak kötü kadar durumda değilim, büyük ihtimalle durumum daha da kötülüeşirse, -gülmekten ölürsem-, o zaman bir şeyler çıkacak ortaya. ama şimdilik bir semptom yakaladım, onun üzerine konuşmalar yapmak benim en doğal hakkım. kimse beni “bize ne senden” diye durdurmaya kalkamaz.
bir şeylere temas ediyoruz, işte bunun adı acı, utanç, progresif karışık kaset olabilir, fakat temas ettiğimiz şeyler tarafından başkalarınca konuşulmuyoruz. işte, sikenimiz yok afedersin. ciddi anlamda bize ilişen, kavga gürültü çıkartan, bizi süründüren insanlar yok; ya zararsızız ya da üst düzey psikopatlarız. zararsız olduğumuzu düşünmek şu an için saçma, çok can yakmış olabiliriz afsjafsad. bazen bakıyorum, kimse kimseye giydirmiyor, herkes çıplak dolaşıyor. işte, kavgasız gürültüsüz sıkıcı bir hayatımız var, yahu kimseye karışmıyoruz sanırım, sevgi kelebekleri gibi insanlarız. mesela bana çevremde “umursamaz” yaftasını yapıştırdılar, ya lütfen ben bundan rahatsız olmaya başladım, gittim birkaçının sorunlarıyla yakından ilgilendim. sonra bana yalaka piç, yalnız kaldın ondan geldin değil mi falan dediler. tabii öyle demeleri gayet normal asfdkafda.
kavga isteği/eksikliği gerçekten büyük sorun. bazen çetrefilli bir rakip istiyorsun, ona giydirmek, ağzını kırmak, düşüncelerini harap etmek, rezil rüsva etmek istiyorsun. çünkü bu pasif durum insanı sinirli yapıyor. asabiyet başlıyor, asabiyet geldiğinde tüm sıkıntılar gitmiş olmalı. lütfen.
durumum daha da komik bir hal alınca sizleri haberdar edeceğim. şimdilik arayışlarımı sürdürüyorum, yakın zamanda size şu geyiği yapabilirim “aga goa’ya gideceksin, takılacaksın işte”. o geyiği yapmadan önce iyice saçmalamak isteyebilirim asfdjaf, o geyik yapılmasın lütfen.

Hiç yorum yok: