18 Nisan 2010 Pazar

birtakım mevzular

bazı şeyler oluyor. bazı şeyler olmuyor. saygılar ve sevgiler. severek başladığım bir işten nefret etmeye başlıyorum bir anda. geç kalınmışlık hissi geliyor zihnime oturuyor, neden nasıl oluyor bilmiyorum. her şey heves olarak kalıyor. gençler özenmiş olarak kalıyor. böyle olunca da sinire kesiyorum büsbütün.

tamam bir yazı yazılmalı, kafa dağıtılmalı. birtakım şeyler kötülenmeli. birtakım şeyler estetiğe büründürülüp imkansızı isteme eşiğine getirilmeli, ideal'den kopulmalı sonra. tamam o konu. sonra neden küçümsenmeli ki ideal'in etrafını dolaşmak? neden taştan adam yontmaya çalışıyor bu zihin? neden sürekli "yüce o" yaratılıyor? 

seni çok özlüyorum. bir şeyleri, özlemek noktasında suyun altına daldırıyorum, kabarcıklar çıkararak boğuluyor. seni özlüyorum diyorum, ne bileyim. hem hüzünler oluyor kimsenin hüzünlerine benzemiyor. utanmadan kimseye benzetemiyorum kendimi. bundan utanıyorum. bir ortak nokta bulsam da sırnaşsak diyorum, ne bileyim. gitmiyor o huzursuzluk duygusu. sürekli bir şeylere abanarak hayat yaşanmıyor, kötülemeyle, kendini alıkoymayla bir yere gidilmiyor. biliyor musun özlü sözlere kaptırıp öyle yaşamalı hayatı. şöyle olmalı, iki şeyden sakınacaksın. iki şeyi çok iyi bileceksin. böyle şeyler olmalı, prensiplerin filan olmalı. "asla"ların olmalı, "her daim"lerin olmalı. ama benim her aydınlanmada zihnim bulanıyor, nasıl olacak? "asla"larım olamıyor, "ben olsam"larım da olmuyor. seni çok özlüyorum bu yüzden, sen bir "asla"ydın, "ben olsam"dın. ben de "olabilir"im. 

bu değil. bu huzursuzluğun kaynağı bu değil. kimsede suç yok. "sorun sende değil bende". soruyorum, sorun kimde? kim saklıyor onu içinde? ben saklıyorum ama nereye sakladığımı unuttum. ne zaman " aha hatırladım" desem, yanlış yeri kazıyorum, başka şeyler çıkıyor altından. insanlar ve eşyalar çıkıyor. anlamsızlıklar ve meseleler çıkıyor. ben de oturup meseleleri çözüyorum. hiç anlatamayacağım kusuruma bakma kendimi. ben sana çok şeyler anlatabilirim, sıra kendime gelince, beni "ondan" dinleyeceksin. 

korktuğum bir şey var bohem bir hayat yaşayacağım. korktuğum çok şey var insanlardan uzak ve insanlarla yaşayacağım. bunu da anlatamayacağım kusuruma bakma. bazı şeyler varoluş sorunu olarak kalacak, ne bileyim. fıtrat meselesi mesela? ben oturup bunu düşünüyorum kaç gündür, fıtrat diyorum yaratılış ve varoluş meselesi. bazı insanlar hepten yanlış geliyor bana. ben de yanlış bir insanım, sıra kendimi kötülemeye gelmedi sakin ol, ben daha çok şeyi kötülemek zevkini bir kenara bırakıp kendimi kötüleyecek değilim. 

gelecek konusunu zerre umursamıyorum. şimdi'yle bir sorunum var, onu halledebilirsem yarın size geleceğim. çay yapın iyi oluyor hoşuma gidiyor. şimdi'yle ciddi bir sorunum var ve biz hiç anlaşamıyoruz. biliyor musun? bilmiyorsun. en iyisi ben sana dün izlediğim filmden bahsedeyim. nasılsın? tamam zevzekleşmeyeceğim, düzgün bir yazı ortaya koymak derdindeyim. ama bir yandan da düzgünlüğüne laf ederim, samimiyetinden şüphe eder, olmamışlığına giydiririm. bir şeylere acayip kızarım elbet. 

insanları seyretmekten sıkıldım. sıkılmadım. yoruldum. yorulmadım. yorulayazdım. metafizik sorunları insanlar üzerinden tartışmamayı bir becerebilsem? öznesi insan olmayan bir düşünceye yüklem yapacağım seni. o zaman ne şairane işler çeviririz ve bir sonraki yüzyıla kalırız, adımız olur, şimdi'yle sorunumuzu yarın tartışırlar. 

anlatamadığım zaman satır atlıyorum zihnimde, kimi kandırıyorsam? en çok gökyüzünü kandırıyorum haberi yok. okunacak çok şey var canım sıkılıyor insanlar ne çok şey yazmış? şu tanrıya da söyleyiniz özene bezene yaratmasın dişileri, çok canım sıkılıyor onları nefes alırken görünce. tipime bakıyorum giderim yok gibi, gelirim de yok, o halde ya yazar olacağım ya bilim insanı, ya da aşık? hangisini olayım? tipime özene bezene bakıyorum, bir şeye benzetemiyorum. özgüvenime bakıyorum, nasıl olur her şeyi kadirim ben? nasıl olur söyleyiniz dostlarım, ne bileyim. kibir diyorum, nasıl olur? 

bazı kelimeler var ben onlara çok kızıyorum. "bazen" mesela. bazen sen çok yanlış bir kelimesin. "iyidir" sana da epey kızıyorum. bazen, iyidir, olur, tamam, mükemmel, hepinize kızıyorum haberiniz ola. 

ne anlattığımın hiçbir önemi olmuyor ya, ben o anda kendim oluyorum. bir şeyler anlatıyorum ve de hiçbir anlama gelmiyor, bir araştırmacı beni araştırsın ve de neyi nasıl anlattığımı kitaplaştırsın. iyi olur hoşlanırım (burdan başlasın misal, "iyi oluyor hoşlanıyorum" sözü turgut uyar'ın göğe bakma durağı'nda geçiyor, burdan yola çıksın). 

ben aşık olamıyorum. konu bu değil, geç. ben aşık olmak istiyorum. konu bu değil, geç. ben bir şeyler olmak istiyorum. konu bu değil, geç. ben bir şeyler olmak istemiyorum. konu bu değil, geç. ben huzursuzum. yazının ana teması bu, sarı. (burdan devam etsin, sarı dediğimde "bekleyiniz" diyorum). ben iflah olmaz bir huzursuzum, fıtrat diyorum, karakter meselesi diyorum. 

ben şey diyorum, "ben onun her adımındaki kararsızlığı sevmediysem namerdim". ben iclal aydın'ın tekrar popüler olmasından çok korkuyorum. lütfen. 

Hiç yorum yok: