30 Haziran 2009 Salı

sayılabilir sonsuzluklara giriş

söylemiş miydim? şairleri sevmem. sevdiğim tek şair, albert camus'dür. ben ona şair diyorum. o halde şairdir, ağzınızı yayarak itiraz etmeyin. efendim, bu şairlerin sonsuzluk kavramına yüklediği anlamlardan gına gelmedi değil. aşk sonsuz, hayat sonsuz, a dan b'ye gitmek için sonsuz yer geçmek falan gerek, zenon seni de yalarım... hiç sevmediğim şeyler. tanrı da mı şairdir nedir? sürekli "ebedi yaşam"dan bahsediyor efendim kendileri, şimdi tanrıya stoa okulundan sesleniyorum, "kill the king!".

albert camus'ye gelelim, severim bu adamın elindeki piposunu. çılgındır nazarımda, öte yandan beat genaration ile karşılaştırınca daha realist görünür gözüme. beatniklerin dediği gibi "bu dünya bir boktur, bok olarak da kalacaktır". ne güzel ayar anasını seveyim, uzun uzun yaşamayı düşünenlere. albert camus'ye halen gelemedik. nasılsınız? iyiyim saolun.

"ölümle biten bir yaşam saçmadır" dedi camus, tuttum bu adamı yaladım. bu ne kadar güzel bir cümle kardeşlerim. sonra dedi ki "bunu bilerek, kafanıza göre takılmayı, yaşama haddinden fazla değerler yüklemeden yaşamayı öğrenin lan!" dedi. dememiş de olabilir.

sonra, efendim materyalist felsefe geldi kapı komşumuz oldu. olmadı değil. onu da tatmadık değil. çünkü, gençler akın akın marksın sakalını öpüyordu, öte yandan şeyh eteği öpenler de vardı. bakın sakal öperken aldığınız zevke bakın, siz bu dünyadan göçtüğünüzde bu zevkin yok olacağını, bu saçma hareketin ebediyen yokolacağını düşünün. insan rahatlıyor yahu! rahatlamak bilirsiniz masturbasyon evrensel kümesinin dışıdır.

şunu hafızamda tutuyorum "ben varsam dünya var, ben yoksam dünya yok". ne kadar ben merkezcilim di mi? ben ölünce ben de dahil hepiniz yokolacaksınız falım sakızla umutlanan zavallılar. "ölmeden önce ölmek" tam olarak ben ölünce sizin tadacağınız şey! tamam devrelerinizi yakmak istemiyorum.

sevdiğimden yaşadığım sonucunu çıkarıyorum. sanki buraya ait olmakla, buraya ait olmayı umursamamak bazen aynı şeyler gibi gelse de; dönüp dolaşıp bir kadının beline dolanmıyor muyuz? o canlılık belirtilerinin sonsuzluğunu hayal etmek şaireneyken, sonunu hayal etmek jean paul satre'lik değil midir? hmm? sonu olan şeyler güzel değil midir? sonsuz olan baymaz mı? tanrı baymıyor mu sizi? uzun süren ergenlik çağınız baymadı mı sizi? hmm? yahu düşünün hep ergenlik çağında kaldığınızı? pipiniz var böyle, ona dokununca zevk almakla utanç arasında gelgitler yaşayan bir acayip memeli! ahah! bu ne lan? sonsuzluğu bu kadar severken, sonlu şeylerden aldığınız zevki sonsuzlukla tarif etmiyor musunuz lan? hmm? aşk dediğinizin ömrü 3.5 atan yıl iken, bunu bin yıl anlatmıyor musunuz? o 3 yıl size yeterken, siz daha fazlasını isteyerek nereye varmaya çalışıyorsunuz? bu yol nereye varıyor?

o yüzdendir, sevmem sonsuzluğu. o yüzdendir, tanrı'ya ara ara inanmam. bu şekilde tanrıcığım yokolur.

bu dünyadan başka bir dünyaya bağlandığınız gün, öldünüz demektir. bitmiştir her şey. ne kasıyorsunuz? kaybeden gerçeküstü aşıklar sizi!

Hiç yorum yok: