büyükbabam cemil paşazade, annemi gülhane parkında görüp beğeniyor. kimlerden olduğunu soruyor, tahsili var mı, kaç dil bilir, ata binmeyi bilir mi, sorup da soruyor. parkta kime soruyorsa orası meçhul. valide de hanım hanımcık bir kız, reveranslar yapıp duruyor, her gün penceresinin önünde aşıkları serenadlar yapıyor. peder de çok karizmatik ve yakışıklı bir adam, istanbul'un pera'daki her genç kız ona aşık, fakat peder evlenmeye niyetli değil. vesselam, büyükbabamın cinliği sayesinde, bir gün yıldız'da pederle valide karşılaşıyorlar. ilk görüşte birbirlerine yazıyorlar. çıkalım mı falan diyor peder, valide ay kendimi yeni bir ilişkiye hazır ve nazır hissetmiyorum diyor. peder, yalvar yakar valideyi ikna ediyor. sonra büyükbabam valideye gönül koyuyor. sonra peder büyükbabamı öldürüyor, ve bu yaşlılar iyice azıttı, bu devirde babana bile güvenmiyeceksin derlerdi de inanmazdım diyor. valide bunalıma giriyor, peder valideye de çok sitemlidir, diyor ki sen kesin babama kıvırtmışsındır. valide pedere çok sinirleniyor, o yaz paris'e gidiyor tüm bu olaylardan sonra.
sonra sir richard adasında evleniyorlar. niye evleniyorlarsa bilmiyorum. peder 3 çocuk babası ingilizce bilen kitaplığında sol yayınları'ndan karl marx eserleri bulunduran bir adam oluyor, valide de moda yat klübü'nde her gün briç oynuyan, arkadaşları ile yüksek seste kahkahalar atan porselen dişli bir kadın oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder