artık kelimeler yok. dinlemiyorum. sesler gelmiyor. oynuyorum, bozarovlaşıyorum hemen. saltanat kayığından narsis'i görüyorum, diyorum ki "annen de kendi saçlarını severdi". susuyorum bu. hüzünle alakam korkuyla karışık, samanlıktaki alev kadar. düşüyorum ayaklarıma, oynuyorum. çünkü ben şiirlere dayanamıyorum. ıslaklığa alışık değilim, nöronlarımdan apaçık can yücel kısa devre yapıyor. gözyözüne sahilleri çağırıyorum, öyle dolanıyorum. sarhoşluğumun ayaklarına kendimi düşürüyorum; upuzun seriliyorum, "epilepsi, epilepsi" diye bağırıyorum. kimse anlamıyor, daliriyorum.
ilgisizim objelere. transandantal kalıyorum, böyle bu. bir şey çıksın istiyorum, çıktığı yeri kendi ellerimle açayım. bir şey çıksın, dasein'im yere serilsin. güzelliğini örseleyerek seveyim, afazi dilime küfürler yardırayım. izlenimci, yönlenimci, açıkta kalanı şümülleyici anaç yanım ölsün istiyorum. hemencecik kırılayım kollarına, hemencecik sevgipıtır. birdenbire abanayım, birdenbire sömüreyim. birdenbire rimbaud, birdenbire attila ilhan. kimse, kimseleşmesin. abartılı sevgimi, abartılı dünyaya yedireyim. nihil nihil çekip gideyim sonra. adı edebiyat olsun, adı flaneur olsun. birdenbire, sayıların yerlerini şaşırayım.
yollara hızlanayım. amok delisi, diyogen miskinliği. semireyim bir köşeyi bir köşeden. atatürk olsun beynim. zeus ölsün ellerim. kelimeler anlamına soğusun, kimseye kimseleşmeyeyim. yadırgalı bir insan olayım, kelt dilinde öküz olayım.
artık kelimeler çok. sair sair. hangi köyü terketsem adım doğrucu kalacak, nereye sığınsam yanlış. hangi istanda, hangi metrekarede serilsem güneş güneş, hemencecik keyif düşkünü adım. bir anda adım damar damar parselliyor vücutları. bir anda adımın arkasına sonekleri kendinden meçhul, saygısı kendine çekinik, sevgisi gece üstü açık kalmış sıfatlar ekleniyor. ne zaman kendimi sevdirsem, nihil nihil ekşiyor ağızlar. ne zaman durulsam, hareketlenmelerime aşık olanlar küçümsüyorlar. duruyorum işte, gitmek yok diyorum, gitmeye teşebbüsten ağır yaralar alıyorum. gitsem, gideceğim yeri getireceğim ayaklarının altına. aptallaşacaksın dönüşlerime. bakışların kindarlığını, bu sevgiye olan dindarlığından alacak. bunlar olmayacak bir zaman, bir zaman her şey akacak, durmayacağım öyle istanbul istanbul. konuşmak için, duyurmak için, bağışlanmayı dilenmek için susacağım. tüm hüzünbazlar öyle yapmaz mı?
nihil nihil eseceğim bir zaman. durup dakikaları koşturacaksınız, duracaksınız hamal hamal. peşimden keskin manevralarla geleceksiniz, birden aklınız, birden şiirleriniz olacak, birden umutlarınız olacak, birden sevaplarınız, acıyan yanlarınız, annelerinize sarılmalarınız olacak. boşluğuma koyacak kelimelerin altını çizerken, boşluğunuza koyduğum kelimelere içleneceksiniz. o kadar da susarım oysa, illa da konuşturup yaralatacaksınız kendinizi. şiir gibi esneyeceksiniz aşka sevgiye. dönüp dolaşıp, anlamları sonradan çoğalmış nesneleri ben diye seveceksiniz. kayıp parçanıza, kayıp düşüncelerinize yamayacaksınız sevgiyi. başınız paramparça düşecek, diliniz daha güzeline dillenecek gibi. umutlarınız bölünecek, yarın, yarın, yarın olacaksınız.
kimseyi, kimseleştirmeden ayan beyan ayrılacağım fotograflardan. hiç olmamış gibi, hep olacakmış gibi şairleşeceksiniz. ağzınız büzüşecek, duygusallığınız ıslak sünger gibi ağırlaşacak göğsünüzde. bir zaman sonra, tüm kelimeleri tüketmiş olmaktan afazikleşeceksiniz. koyun gibi. bakacaksınız mal mal, içinizde derin bir adam barındırdığınızı sanırken; önünüze koyulan eros'a kerkineceksiniz. eros'ta kendinizi görmeye yeltenip, sığ derinliğinizi daha da derinleştireceksiniz. çünkü beyzadeler, siz sevmeyi bilemeyeceksiniz. bakacaksınız vitrin vitrin, camekanlar ne kadar temizse o kadar temiz hissedeceksiniz. çünkü, pisliğinizde boğulmadan önce, pisliğinizi göremeyeceksiniz. sizler temiz, ferah, oksijen dolu sokakları seveceksiniz; adamakıllı seveceksiniz. abanacaksınız, naylon naylon takılacaksınız. bir zaman sonra, elleriniz uzanamayacak, budala titizliğinizden öleceksiniz. kimse dokunmayacak size, kirleneceksiniz çünkü. güzelliğinizi kimse elde etmeye çalışmayacak, çünkü gözden düşeceksiniz an be an.
nihil nihil kalacaksınız kollarımın çevrelediği boşlukta. boşlukları toplayıp, kilogram kilogram dolduracağım içinizi. bakacaksınız yine mal mal, ben sizi baştan yaratırken, kendinize direnmiş olmakla övüneceksiniz. oysa, ben sizi poşet poşet marketlerde gezdiriyorum, reyonlarda en ucuz şarap gibi sahiplenilmeyi bekliyorsunuz; hani titizliğiniz? hani mimikleriniz? eğleniyoruz mu? eğleniyor muyum?
daha kalabalık ve devriksiniz artık. ahaha, büyüdünüz mü? serpildiniz mi? ayaklarınız mı var artık? gözleriniz mi camekan artık, camekan mı gözleriniz? soru işaretlerine halen gergin misiniz?
yahu, bir dakikada içiniz geçiyor. bir dakikada çarkediyorsunuz, ikilemeleriniz çoğalıyor. bir anda büyük balıklarınız geliyor: "laf üretiyor lafazan". bir anda sersemleşiyorsunuz, size artık hiçbir şey söylenmez, her şey gibi anlıyorsunuz çünkü.
neden nihilizm? birden neden boşunalık? neden camus? neden kierkegaard? çünkü hiçbir şeyi, her şey gibi yaşamayınız artık! biraz da çözümsüz kalın, sırlı kalın, esen kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder