10 Ekim 2009 Cumartesi

nihilist eşya sevgisi

garip: benim olduğu için değil, benim olmasını istediğim için seviyorum; artık bu şey benim ve bunun hiçbir önemi yok, ne istiyorum ne de seviyorum.
beat: mülk yok.
garip: ama ben istediğimden emindim.
beat: "emin olmak" sadece bir kelime, bir ses, bir fikir; "emin olmak" diye bir şey yok.
garip: hiçbir şey diye bir şey var, ve ben o şeyi istiyorum.
beat: hiçbir şey diye bir şey yok, "şey" diye bir şey yok. nanik mi?
garip: ama istedim.
beat: neyi istedin?
garip: istemeyi istedim.
beat: uyaklı söyle.
garip: istemeyi istemeyi,
         istedim istemeyi.
beat: bu şeyi geçmişte bir yerde istedin, şu an istediğinden emin olduğun şey hiçbir zaman olmadı. 10 saniye önce istediğin şey, 10 saniye öncesinde kalmış olabilir. şu an söylediklerim şu anda kaldı. bak, sözlerimiz nasıl da arkamızda kalıyorlar, baksana biri ağlıyor. oha!
garip: şu an geçmişteki bir kareyi yaşatsamda, istedim.
beat: geçmişteki bir kareyi istiyorsun, yorma beni. o kare şu anda var olsa, seni mutlu etmez, o an olup bitmeliydi. o an olup bitti ve sen farkına varmadın.
garip: farkına varamadığım için üzgünüm.
beat: farkına varamadığımız için üzgünüz.
garip: nasıl olabiliyor tüm bu şeyler?
beat: hiçin bir şeyi olmuyor, mağaralarda doğup ölümü bekliyorduk, şimdi apartmanlarda doğup ölümü bekliyoruz. sadece daha hızlıyız. "insanoğlu öteki insanların varlığından uzaklaşıp sadece kendi hızıyla arkadaş oluyor*". kardeşim, "ne" nasıl oluyor? artık sorma bunları, takıl. zamana aldırmadan, tutunmadan, bağlanmadan, öylesine takıl.
garip: öylesine
         çiçekler açıyor
         kadın gölgesi değil mi bu?

* hasan ali topbaş

Hiç yorum yok: