12 Ekim 2009 Pazartesi

hobo dumanlı günler diler

evden ırak. pasaj içinde yana döne aranan kitabın bekleyişi var. herhangi bir sokak olabilir geçtiğini hatırlamayacak. travesti gördüğünde aklına neler geldi? hangi kafenin merdivenlerince çıkıldın? yürüyoruz işte, ittirmesene. anlattığın şeyleri de dinlemiyorum, konuşmasana. şu sahafa girelim, soren'le karşılaşacağız, bir gün karşılaşacağız biliyorsun. üff saçmalama.

azıcık daha oyalanalım. gelecekler nasıl olsa. sonra beraber geçeriz, beraber bir şeyler içeriz. beraber güleriz, beraber eğleniriz, beraber saçmalarız. azıcık daha oyala beni. gelmezlerse senle ciddi bir konuşma yapacağım. beni yakından tanımana izin vereceğim. iki kişi kaldığımızda, birimizin bir şeyler itiraf etmesi gerekiyor hoş vakit geçirmek için. bu sokaktan girelim, hemen karşıda, gördün mü?

neden gelmediler ki? gelselerdi keşke. boşverelim onları. her zaman gördüğümüz insanlar zaten. sen burdasın ya, başkalarını beklemenin huzursuzluğunu yaşamayalım artık. benimle konuşabilirsin. iyi bir dinleyici değilimdir ama sana akıl verebilirim. sözünü kesebilirim, konuyu değiştirip seni bu sıkıntıdan kurtarabilirim. bir tane daha mı içeceksin? birer tane daha lüften. bu sorunu oturup konuşsanız halledemez misiniz? hiç mi çıkar yolu yok? hmm anladım, fena bozuşmuşsunuz. düzelir merak etme. düzelmeyen bir şey yok.

beni boşver şimdi, takmam öyle. üzerine düşünmem. hem düşünsen ne olacak? kuruntudan ibaret şeyler. ben elimden geleni yapıyorum. üzülüyor muyum? evet. ama yansıtmamaya çalışıyorum. biliyorum öyle kendini paralayacak bir durum da yok. haklısın. çikolata yesem geçiyor, öyle söyleyeyim.

neden böyle olduğunu boşver şimdi. kendini karamsar düşüncelere bırakma. daha önce de yaşadık bunları, atlatmadın mı? evet atlattın. sonradan aklına geldikçe güldün mü? güldün. her seferinde böyle başa mı döneceksin? ben seni tanıyorum, kafanın nasıl işlediğini de biliyorum. şimdi öyle bıyık altından gülme, şu an dağılmış egonu toparlayacak birileri lazım. sana o birilerini bulurum, biliyorsun elim uzundur. egosantriklik yapma, çevremizdeki herkes çok eğleniyor, çok gülüyor değil mi? nah gülüyorlar. baksana şu yapmacıklığa? dünyanın en mutsuz insanı biz değiliz, olsak ne farkeder? ben yardımcı olurum sana, kafanı dağıtırım her daim. artisleş lütfen.

biliyorsun, dağıtma lüksümüz yok, var ama bu şekil dağıtmak lüksümüz yok. dağıtabiliriz istersen, ot bile alırız, fakat kendi içinde kafanı ezmelisin. nasihat veriyorum diye şimdi benden de nefret etme, ben sana ilk kez nasihat veriyorum, şu halime bak. kasıldım resmen, ya kendine gel sikeceğim belanı. ben de oturmuş senin durumunu düzeltmeye çalışıyorum. şu ıslaklığı at üzerinden, o mahzun bakışlarını sikeyim senin. üstüne gelirim, bu tripleri sevmediğimi biliyorsun. ne abi şu triplere bak. buraya neden geldik? hep böyle yerlere mi geleceğiz kafamız bozulduğunda?

tamam, senle de uğraşılmaz. benle hiç uğraşılmaz zaten. onla da uğraşamayız. herkesi kendi haline bırakalım, herkes yatağını bulsun. senin gibilerle de hiç konuşulmuyor, dört bir yanın işgal altındaymış gibisin. ya bak ne diyeceğim? gel sana mutlu olmanın formülünü söyleyeceğim. heyecanlanma lan, asdasjfas, yok öyle bir formül. ya artisleşeceksin, ya da artisleşeceksin. çıkarı yok.

kalk gidelim. ben eve geçeceğim. sen nereye gidiceksin? ya git evine işte, ne yapacaksın orda? sen bilirsin. bak konuşmak istersen, karşına tuzluğu al, ona konuş. ne de olsa konuştuklarını, ben de dahil, kimse önemsemeyecek. gel buraya, suratını asma. şu anda ben dost acı söyler oyununu oynuyorum, seni umutlandıracak bir şey katiyen ağzımdan çıkmayacak. umutlanan gözlerine limon sıkarım, lüften. 1 hafta sana kafa izni veriyorum, 1 hafta sonra böyle dikilme karşıma ağzına sıçarım.

duymuyorum dediklerini, hadi, ayılınca konuşacağız senle. tamam yeter, çok konuşma işte, biliyorum herkes herkesi orantılı sevemez, sen de kantarın topuzunu kaçırmasaydın. adamına göre muamele, formüler sf 112, oku gel. anlıyorum, evet anladım, tekrar edip durma. bi de sarhoş oldun, şu hale bak. kahve içelim şurda, ondan sonra gidersin. tamam? tamam mı? ses versene, demin çenesi düşen sen değil miydin? şimdi de susuyorsun. otur şuraya. iki sade nescafe.

hadi iç, iç, piç.

Hiç yorum yok: