20 Mayıs 2010 Perşembe

senin aklına bişi geliyo mu?

gelmiyor lan! ne olacak şimdi. diyelim ki iyice mala bağladım, aklıma gelen tek şey geçen gün izlediğim filmin bir türlü hatırlayamadığım repliği. ne yapacağız böyle bir durumda dostlarım, söyleyin ne? ya da diyelim ki o kadar çok şey var ki aklımda, asla bir bütünlük teşkil etmeyen, kendi halinden ziyade komplike. ya çıldıracağım! ne demek senin aklına bişi geliyo mu? böyle bir soru olur mu? olmaz mı? neyi öğrenmek istiyorsun, açık konuş! düşük cümlelerden sıtkım sıyrıldı, bana net birşeyler söyle. iclal aydın'dan tiksiniyorum, bana içinde aşk geçmeyen tek bir cümle söyle. bugün halamlara gidicem, de mesela.

düşündüğümüz gibi konuşamamak ya da yazamamak büyük sıkıntı. çünkü biz düşünürken cümle kurmayız. düşünürken şöyle düşünmeyiz mesela, ‘ ay ışığında belirginleşen silueti, bana bir kuğunun gölde süzülüşünü anımsatırken, içimdeki denizde onu boğdum’ var mı böyle düşünen aramızda? varsa ne olur, çıksın gitsin bu blogdan, kendini de beni de daha fazla üzmesin. kimse artislik yapmasın. düşünürken aynen şöyle düşünüyoruz: ‘ben’, ‘hala’, ‘gitmek’. bunları cümleye dönüştürdüğümüz zaman işte asıl sorun ortaya çıkıyor. sansürlemek zorundayız, düzenlemek zorundayız.

fakat ben bu işten çok sıkıldım dostlar. artık aynen düşündüğüm gibi konuşmaya, daha da kötüsü yazmaya başlıyorum. akıllı olup alemin kahrını çekeceğime, deli oluyorum, uğraşın durun bundan sonra. oh be rahatladım.

ben. çalışmak. ders. şimdi.

Hiç yorum yok: