18 Mayıs 2010 Salı

kara

çekmeceleri son hızla açtı, hepsini açtığı hızla geri kapattı. zihin açar'ını hiçbir yerde bulamıyordu. son bir umutla raftaki kitapların arasını yokladı. kara kaplı kitabın kara sayfaları arasına sıkışmış kara anahtarı buldu.

bundan sonrası kolaydı. eğer bu türden bir anahtara sahipseniz, ne bir sevgiliye, ne bir dosta, ne de alkole ihtiyaç duyarsınız. (anahtar ana rahmine dönüşü simgelemektedir, cenin pozisyonu alınız)

time to feed the monster. zihnin kapıları açıldı. şu an bir dağın tepesindesin. günün hangi vaktini seviyorsan en çok, vakitlerden o vakit. dağın arkasından en sevdiğin müzisyenin en sevdiğin şarkısı çalınıyor kulağına. görkemli bir tahta oturmuşsun. dağın eteklerinde tüm insanlık diz çökmüş. tüm insanlık sana biat ediyor. kimseden çıt çıkmıyor. aklına ilk gelen cümle kendiliğinden ağzından çıkıyor. (aklına ilk gelen cümle, her zaman aklında olan fakat bir türlü insan içine çıkaramadığın cümle olacak) gökyüzünde bir cadı süpürgesinin üzerinde uçuyor. siyahlar içinde bir derviş bastonuna dayanarak dağa tırmanıyor. sonra karşı dağa bakıyorsun ve onu görüyorsun. hani across the universe halinden önce en sevdiğin yüz. ardından perde kapanıyor.

yolculuk bitti. zihin açar'ı kara kaplı kitabın kara sayfaları arasına gizliyor tekrar. zamanı gelince kullanmak üzere.

Hiç yorum yok: