31 Mart 2010 Çarşamba

neden?

okul sıkıcıdır. bizi eğlendirecek herşey kısıtlı zamanlarla sınırlıdır. biz biraz da bu yüzden sürekli birbirimizi ararız. biraz bu yüzden erkenden eve varırız. çünkü dışarda 'sen'in dışında herkes var. biz tek kolu olmadan yaşamayı, sen'in eksikliğinde anladık. biz hep sen'in gelip biz'i tamamlaman için kendimizi yerin dibine soktuk.

bizim zamanlarımız hep yolda geçti. yol bambaşkadır. her köşesi sen'in ihtimalinle doludur. kendimizi ihtimallere kurban etmek zaman zaman canımızı sıktı, doğrudur. ama her şeyin de gizem'lisi makbuldür. bunu sen biz'den iyi bilirsin.

sen'i beklediğimiz zamanlar, hayattan çalınan zamanlarla eşdeğerdir dedi birileri. hiç birilerini dinlemedik. biz aydınlanma düşüncesine gönül verdik seninle. doğru tektir, gerçek tektir. tek olanların hepsi sendedir. çok mutlu olabilen insanlar değildik. belki just two lost... ve bilmeyiz başka ne. doğru zamanlarda yanlış yerlerdeydik. sen çaresizliğin resmini çizebilir misin abidin?

bize deselerdi şayet çiz çaresizliğin resmini diye, biz sen'in portreni çalışırdık. üstüne bir gökyüzü çizerdik belki. gökyüzünde senin adın yazardı. biri gelirdi sonra. üstünü çizerdi yazının. kardeşimiz yazının üstünü çizerdi. hepsi kardeşimiz...

sen biz'in olmaması için elinden geleni ardına koymazdın. biz sen'in yüzünü çevirdiğin yerde cenneti görürdük.

1 yorum:

olur oluryan dedi ki...

ev gibisi yok (nasıl da home sweet home yazasım var idi)
tekrar edelim: ev gibisi yok. kotasız internet. cahit zarifoğlu diye bir adam.

dur yorum yapasım geldi kırk yılın başında:
facebook'ta ders muhabbeti yapanlar eve hapsedilsin. "KOZMETOLOJİİİ!!!! zevkliymiş gibi görünüp de ne kadar sıkıcısın...." bunu evden dışarı çıkarmasınlar lütfen.

uyuyayım. yazı güzel.