31 Mart 2010 Çarşamba

notlar

vapur. 15 mart pazartesi, 12.10-12.30

iki turist karşılıklı oturmuş konuşuyor. onların arkasında oturan tok sesli adam bağırarak konuşuyor. kitap okuyorum (şu an yazıyorsun ama?). son zamanlarda sıkıntıdan vapurda otobüste de kitap, dergi vs okuyorum (aferin). turistlerin yanında bir adam -gıdısı var- onları dinlemiyormuş gibi yapıyor. zaten anlamadığı şeyleri dinlemiyormuş gibi yapması çok saçma. niye öyle saçma bir yüz ifadesine sahip ki? canı sıkılıyor sanırım. sıkılsın. şişmansın, yaşlısın, gıdın var; sevimli olacağına somurtuyorsun, müstehak sana. okumaktan sıkıldım, etrafı seyretmekten bazı yerleri anlamadığımdan kitap da canımı sıktı, anlamadığım şeylere canım sıkılıyor elbet. sus be! üff!

ders. 15 mart pazartesi. 13.30

derste eğitim sistemini eleştirmek? garip. tabii öyle karşılıklı fikir alış-verişine dayalı bir eleştiri değil. bencil. teorik eğitimin öğretmenin ses tonuyla alakalı bir şekil alması? dersi dinleyelim canım, teorik bilgimizi geliştirelim. hijyen! kayıt! dikkat! mikroorganizma! kim? ders abi. kim? stratum corneum!
"gençler mesleğinizle ilgili bulabildiğiniz kadar kaynak okuyun." tabii her şeyi biz yapalım. okumuyorum buyur.
sınıf çok gürültülü sayılmaz (oha delirdim iyice), gençler konuşmanın faydasızlığını kavramışlar. aferin.
"unutuyordum az kalsın, şunu da ekleyeyim". ekle bakalım, slayt slayt ekle, noktasız, virgülsüz, devrik devrik ekle. bir "dekoder" onları düzgün türkçeyle fotokopiye kazandırır elbet. dekoder kim? şu kız. hmm. yaz babam yaz. parmaklarına yazık. dekoder seni hiç sevmiyorum. -hıh umrumdaydı sanki. nasıl olmaz? -okulu bitirince görüşürüz. bence görüşmeyiz.
ellere bak, eğitmen eli. vurgulaya vurgulaya anlatıyor. sanki duvaraq çivi çakıyor. bir kere o eli indir. "burayı çok iyi  bilmelisiniz". başüstüne. eliyle şekiller çiziyor havada, orkestra şefi! "sorusu olan var mı?" soru mu bu? hoho. teorik bir tartışmaya girmek istemiyorum, böyle giderse hiçbir tartışmaya girmeyeceğim. "eyi günler, görüşürüz arkadaşlar". görüşürüz teorik!

sabah. gün belirtilmemiş.
saat 10.30 da uyandım. kahvaltı. çay ve sigara. üstümü giyindim (giyiniyorum çok saçma olurdu). çantayı topla. sikeyim. saçları yaptım. aferin, hala beğenilmek derdindeyim (otobüs şöförüne). dişlerimi fırçaladım, diş etlerim kanadı. sağlıksız bir yaşantının diş etleri kanıyor. obarey!

münevver cacım. (üstü çizilmiş)

vay benim ssk'lı gönlüm,
elin nostaljisi de sana mı düştü? (yılmaz erdoğan)

ahmet hicri içgören (üstü çizilmemiş)

ağrı cumhuriyeti (1927-1930)
hoybun (xoybun)
ağrı ayaklanmaları (1926-1930)

1-(3-sikloheksil-3-fenilpropil) piperidin.
buraya açıklama: not defterine de dersi soktum ya, artık kendimden utanabilirim, teşekkür ederim. tükenmezle yazmışım bi de, siktir git. sayfayı koparmıyorum. tamam.

-bana bıkkınlık gelmedi.. bıktırdılar.
-şimdi ne yapıyorsun?
-"akşamları geç yatıyorum" demek istediğim zaman "akşamları geç yatıyorum" demiyorum, araya bir "genellikle" deyimi katıyorum, eğlenceli oluyor.
özdemir asaf, 157, konumuz düşünmek, yuvarlağın köşeleri.

1
yahu sokak, çok çok insan
tedirgin adımlar, düşünceli cepler
yağmura uygunsuz bir ayakkabı hüznü
çokça beyoğlu insanlar kalabalık
bak yürümek yolun kendisine dert
burası neresi? -insanları çok kafalı bir yer.
burası neresiydi? -elbiseleri yürüyen bir semt.
o nerde? -ayakkabıları burda efendim.
ben? -ellerimi montumda unutmuşum.

2
bu sabah yataksız uyandım, nasıl görsen omurgamı çalmışlar, baktım göğsümde duruyorsun, öyle işte yani, nasılsın?
de ki: neden ben?
çok kitap okudum seni söylediler (adresini verdiler). kant sana biraz burun kıvırdı (bi daha okumadım). eh şopen dedi güzel kız kaçırma. ne demek "neden ben?" canım? asıl neden ben? bu akşam roman giyineceksin benim için lütfen!

3
şimdi nasıl da tatlı olur konuşması,
değil mi ki en çok onun konuşması, türkçe.

4
küçümsenmekten (belki) geç saatte uyurlardı
o saatleri bilirim, uyuyanları küçümserlerdi.

-"taşrada bir evin kız kulesini gördüğü an hissettikleri" yazdım kağıda, güldü. galata kulesi bana dudağını büktü -beğenmedi. onunla aramıza sevgiyi yastık yaptım (gönderme). gözleri narsisin gözleri bana bakıyor, öptüm işte, çok da mühim bir konu değil, okuduğum son güzel kitaptan sonra öptüm onu.

5
tabii onu sevdiğim zamanlar kafiye vardı, redif iyiydi
bir şiir için yalan söyleyecek değilim
fırsatım olsaydı ona şiir okurdum
-kafiyeli-
gülerdiniz,
o gülmezdi, beğenirdi elbet.

6
iradenin tıptaki karşılığı uzun boylu olmak.

7
minyon minyon dolarlarınız mı var?

8
dedim ki: "ey kierkegaard n'aber?"
danimarka kaç adadan oluşuyor bilmiyorum dedi.

9
baylar! herkes çok ciddi ve de aptal.

dipnot: not tutmak bazen iyi olabilir. ne bileyim. biliniz.

Hiç yorum yok: