x'le y'nin 4 yıllık aşklarından sonra, m.s 2009, istanbul;
x bugünlerde durgun. sessiz. içine kapanık. sağlam küfürleri var. bir erkek yurtdışına çıkmaktan bahsediyorsa, aşıktır. x'in yurtdışına çıkması hiç yaratıcı bir gidiş değil. y ise bu aralar, çok hiperaktif, çok gülüyor, çok şaşkın. bir kız sürekli eski arkadaşlarını arayıp onlarla geziyor tozuyor ise, çok aşıktır. bahadır.
22 yaşında. düşündükçe inanamıyor buna. demek ki hayatının 4 yılını birinin peşinde, hem de çok gençken, hem de çok? çok neydi? hayatın baharını, eğlencesini, sadece bir kişiyle. 4 yıl mı? efendim 4 yıl boyunca birbirine karı koca olan bu insanlar, 2 yıl 3 gün daha birbirilerini düşünerek geçirecekler. geçirebilirler. kıskançlıklar olacak. derin özlemler olacak. umutsuzluklar olacak. önce umut olacak, sonra çok fazla umutlandığından umutsuzluk olacak. arada birkaç kişi daha olacak, onlar da gelip geçecek, günler geçecek. biliyor musun? bilmez olur muyum?
bugünki bahanem nedir mutsuz olmak için? bugün onu daha fazla düşündüm, daha fazla özledim, hem birkaç şey hatırladım ona dair. hatırladıkça kafam güzelleşti. kanepeye oturdum, biramı yudumlarken saat gece 3 oldu. bu aralar saat hep gece 3 oluyor. arkadaşlarla dışardaydık, yine her zamanki gibi içtik biliyor musun? öncesinde güzel kızlardan, yurtdışındaki kızlardan bilhassa, bahsettik. bu ünlü, insanların akın akın geçtiği bu sokakta, yani tam olarak şu masada dar kot giymiş kızlara baktık. eve geldim. içtim yine. çok içiyorum biliyorum. az uyuyorum onu da biliyorum. az yiyorum onu da hatırlatma bari. az konuşuyorum değil mi? o da var tabii. hareketlerim de çok yavaşladı, sanki sakinleştirici bir şeyler verdiler bana. böyle olmamalıydı, toparlanmam lazım. dışardayken çok mutlu bir tablo çizdim, anlamadılar, anlamalarını istemiyorum çünkü. beni geriyorlar, çok canım sıkılıyor. yurtdışı? evet kesinlikle, gitmeliyim.
4 yıl. çok uzun değil mi? hep beraberdik yani? hiç mi ayrılmadık? hep mutlu muyduk be? saçma, çok saçma. 4 yıl değil de 4 ay olsaydı? böyle olmazdım herhalde. hem 4 ayda insanlar ancak birbirini tanır, alışırsın birbirine, bakarsın olur mu dersin, olur herhalde. olmazsa da 4 ay çok az bir süre olduğundan, bırakıp gidersin. öyle değil mi? öyle evet. bu 4 yıl da bana 4 ay gibi, 4 gün gibi 4 saat gibi geliyor, herhalde sarhoşum ondan. hem çok içtim, alkol insanı mutsuz ediyor, huzursuz ediyor. ne için? alkol insanın zihnini açıyor, gerçekleri yüzüne vuruyor. bu lafı da ne çok duydum içki masasında. bi de bu laf var :"bak bir sarhoş asla yalan söylemez, sen harbi delikanlı adamsın x" dediler. çok delikanlıyım. evet.
doyamıyorum. uykuya, eğlenceye, konuşmaya, filme kitaba müziğe caddeye sokağa. hiçbir şeye doyamıyorum, hep aşırıya kaçıyorum. deli sikmiş gibi. sanki bir şeyi daha uzun süre yapsam, zaman daha çabuk geçecek. birden üç sene ilerlesek mesela. bu aralar çok çalışıyormuşum, hırsla. bur hırs da nerden geldi? tuttuğumu koparıyormuşum. herkes beni övüyor. umursamıyorum. az çalışırken de övselerdi ya? o da mı çok çalışıyordur acaba? hırsla? y çok çalışamaz, iki dakika bir şeye konsantre olamaz. bana da konsantre olamazdı. güldüreyim mi kendimi? üff, saat çok ilerlemiş. az uykuyla yetineceğim yine. ama çok çalışacağım. garip bir şekilde işimi iyi yaparsam onu özleme hakkını kendime veriyorum, bazen hatta onun için şarkı bile çalıyorum. bazen ama. sık sık düşünmemeye özen gösteriyorum, korkutmamak lazım özlemi.
m.s sonra 2007, istanbul;
aman ya ne halin varsa gör, yoruyorsun beni.
neden milattan sonra diyorum ki? garip. 2007 demeye dilim varmıyor, geçen yaz diyemiyorum mesela, 2 ay önce derken boğazımda bir yumruk beliriyor. tarih vermeden konuşuyorum artık, hep "bir keresinde şey olmuştu" diyorum, hangi bir keresinde? bir de y'nin adını ağzıma almıyorum, herkesin yüzünde bir acıma beliriyor. sanırım y'nin ismini söylerken, acıklı bir yüzüm oluyor, onlar da "ah canım ya" diye acıyorlar bana. kesin öyledir.
yatağa girerken sanki mezara giriyorum. iyi bir benzetme yaptım. evet mezara giriyorum. sabah da drakula gibi kalkıyorum. telefonu son bir kez kontrol ediyorum, ya etmesem de olur aslında, ama ne bileyim içim öyle rahat etmiyor. belki aramıştır? arayabilir, kötü bir şey olmuş olabilir. içten içe kötü bir şey olmasını da bekliyorum, hani oluyor ya, bu arada dinliyor musun beni? neyse işte, hani dizi filmlerde falan oluyor ya, gerçi onlar da dizi film gerçek değil, ayrılan çiftlerin yakınlarının başına bir iş geliyor onlar da o vesileyle biraraya geliyorlar. öyle olsa ya? olmaz ki. çevremizdeki herkes çok sağlıklı, aşırı dikkatliler. kırmızı da geçtikleri görülmemiştir. son kullanma tarihine bakmadan bir şeyi almazlar. saat 11'de yatağa girerler. güzel hayat aslında. steril. mis gibi. yatağa girdiğimde böyle şeyleri de düşünüyorum işte. bir türlü uyuyamıyorum. sonra kalkıyorum sigara yakıyorum, tuvalette içiyorum. klozetin üstünde dumanlanmak da çok iyi oluyor. tuvaletlere has bir huzur bir dinginlik var, farkettin değil mi sen de? aynaya bakıyorum, acınası bir şey, böyle dramatik filmlerde ayna sahnesi önemlidir, dikkat etmişsindir; kahramanların kendileriyle yüzleştikleri yerdir aynalar. kendimle yüzleşmek için bakmıyorum, yanaklarımı falan kontrol ediyorum sürekli, yanaklarım uçmuş, elmacık kemiklerim dışarıya fırlamış. anlayacağın çok çirkinleşmişim. saçımı falan düzeltiyorum da o çirkinlik yine de gitmiyor. ben zaten imajıma falan takıntılı bir insanım, imajım kötüyse sokağa bile çıkmıyorum bazen. bak bu da moralimi bozdu, çok çirkin olmuşum. yemek yemeliyim, az sigara, az alkol, düzelirim hemen. bu halimle beni beğenmeyebilirler, beğenmesi gereken tek bir kişi var, o beğenmeyebilir. nerde görecek de beğenmeyecek beni, laf işte.
dinliyorsun değil mi beni? -hmm dinliyorum- keşke bugün bende kalmasaydın, alınma o anlamda değil, baksana senin kafanı da şişirdim. 'yoo ne alakası var' diyeceksin değil mi? deme tamam. böyle laflar üzerine gelmemeliyim senin, canının sıkkınlığına sıkıntı eklememeliyim. dolapta bira var, al istersen. tamam, ekmek arası da yap. takıl işte.
x buraya bakar mısın? x? uyudun mu be? dolapta bira yok, ekmek arası bir şeyler de yok. ne yapayım? x sana diyorum? hişşşş lan olm?
uyumuş herif ya. ben de yatayım bari. mezarıma gireyim, drakula gibi uyanayım. güzel bir benzetmeymiş, milattan sonra 2007'ymiş haha. ne acayip insanlar şu aşıklar?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder