7 Haziran 2010 Pazartesi

o'nun hikayesi #2#

'sanma ki günlerim güzel geçiyor
varamadığım evlerin var'

amanın da moda sahillerinde bekliyormuş. hüznünü sevsinler o'nun. kendine de gülebilmeyi öğrendi bugün.

araya birtakım zamanlar, birtakım amanlar girdiğinden o'nun hikayesi beklemede kaldı. şey diyorum, okul olur, ev olur, festival olur, şiir olur, ay olur, gün olur, ya olur olur.

'insanın duyguları mahremdir, duygu patlamalarını başkalarıyla paylaşması ise orospuluktur' diyen birini gördüyseniz o'dur. çarşaf gibi denize benziyor ruh hali, yaprak kımıldamıyora benziyor. ruh hali dedim değil mi? pardon. ruh hali tam aksine güçlü fırtınalara benziyor, fakat O'nu dışardan görseniz ermiş sanırsınız. O, dünyanın en iyi oyuncusudur. kendi kendine oynadığı binlerce piyesten bahsediyorum. hani şu kılıktan kılığa girdiği, hiçbirinin üstüne tam oturmadığı, kendi yalanına kendi beynini ikna edemediğinden hep huzursuz oynadığı oyunlar. siz hiç dünyanın her bir yerinde dünyanın her bir insanıyla olabileceğiniz her hali deneyip, sonucunda kendi lugatınızı 'ne fark eder ki' ile doldurdunuz mu? oturduğunuz koltukta karar kıldınız mı? sadece sarhoşken namaza yaklaştınız mı?

o gözünü kara edemeyenlerdendir. hayır değil,katiyyen cesaretsizliğinden değil, başka türlüsünü bilmediğinden. gönlü uçup gitmek isterken semavi ülkelere, ayağı takılandır yerdeki gölgelere. kafiyeyi sevmeyendir, diğer adı bilinç akışı. insanları çok sevip de kaçan, kaçtıkça kendini masalarda bulandır.

o canakıntısınakapılıpduvarıkapıkapıyıduvargörengillerden'dir. siz hiç günleri tereyağından kıl çeker gibi değil de, takvim yapraklarını hırsla kopartırcasına yaşadınız mı? hep deneyip, yine deneyip, daha iyi yenilmek yerine, yenilgiyi en baştan kabullendiniz mi? siz o'nun kara kaplı defterinden haberdar mısınız?

açtı bir gün defterini,bir bir döktü ortaya.yalnızım,dedi. dedi ki yalnızsın. çıkar yol göremiyorum, dünyanın buğusu kapladı önümü arkamı, gidiyorum, geliyorum, sokağın karanfil kokuyor, düşümde karanfil görüyorum, düş peşindesin düş peşime, peşin sıra yoksulluğu, yoksunluğu, bitmez tükenmez yolculuğu yaşamayayım, dedi. kapıduvar oldu. parolayı hatırlayamıyor şimdilerde.

umut dediler. unut dedi. en büyük kavgam kendimle, ben olmama izin verin, söz veriyorum rahatsızlık vermem, dedi. söz veriyorum rahatsızlık vermem dedi boyuna. mütemadiyen anlıyorum, biraz uzak durunuz dedi, içine kadar girdiniz. siz nefessiz kalmak nedir bilir misiniz?

gidiyorum, bari var olduğum zamanları vurgulayabileyim, bana böyle bakmayın, dedi. gidişini ancak kapıdaki ayak izlerinden ayırt edebildiniz.

Hiç yorum yok: