Siz de benim gibi,
Günleri sevgiyle isteyerek değil de,
Takvimden yaprak koparır gibi gerçek
Bir sıkıntı ve nefretle yaşadıysanız
Ankara güneşi sizin de
Uyuşturmuşsa beyninizi, Ata'nın izinde
Gitmekten başka bir kavramı olmayan
Cumhuriyet çocuğu olarak, yayan
Pis pis gezdiyseniz Hergele Meydanı'nda
Bu sarı ve tozlu alan iğrendirmiyorsa sizi
Bir taşra çocuğu sıfatıyla özlemeyi bilmiyorsanız denizi,
Kaybettiniz (benim gibi).
kutsal kitap-sayfa 124-üçüncü şarkı-mısra (273-285)
oğuz atay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
oğuz atay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
5 Ağustos 2010 Perşembe
4 Temmuz 2010 Pazar
8 Eylül 2009 Salı
Benim radyom da komple: teyppikapradyodikişmakinesielektrikütüsü bir arada. Titreşim olmasın diye altına iki metre betondöktürdüm, alt kat tecrit yaptırdım. Bir mikrofona altı yüz dolar verdim. Bir anten yaptırdım: komşular, çatının üstüne bir kat çıkıldı sanmışlar. Plaklar çizilmesin diye günde üç kere üstlerini süpürüyor karım. Ayrıca bir filmçekmemakinemiz var. Almanya'dan bir sigara kutusu getirdim: kapağını açınca Beethoven'in Dokuzuncu Senfonisi çalıyor sonuna kadar. Evet, aletle övünmek diyor Turgut buna. "Bir vidasını bile siz yapmadınız, bu kadar gururlanmaya ne hakkınız var?" diye tepiniyor. Onun teypi küçük model galiba. Sesi iyi çıkmıyor değil mi? Ben de aynı fikirdeyim.
sayfa 338, asfdjdasf.
sayfa 338, asfdjdasf.
2 Ağustos 2009 Pazar
...sarhoşluğun ve zekasına güvenmenin coşkunluğu içinde, kendi bilmezliğiyle alay ediyor, sezginin ve anlayış gücünün övgüsünü yapıyordu. "Biz, hanımefendi," diyordu -hanımefendiyi, tatlı bir eğlenme ifadesiyle, nermin'in bile alınamayacağı bir yumuşaklıkla söylüyordu- "Yaman bir milletiz; Rusları ve Rusları sevmeyenleri aynı derinlikte anlarız; ama, belli etmeyiz. Bizim gösterişe ihtiyacımız yoktur. Yaptıkları eserleri karşılarına koyup, bununla boş bir gurura kapılmak Evropalıların işidir. Durmadan, varlıklarını duyurmak için, olur olmaz yerde, good morning, bon soir derler birbirlerine. bizde de birtakım insanlar bunu tutturmuş. Bu günlerde de 'iyi günler' diye bir söz çıkmış. Herkes birbirine iyi günler deyip duruyor. Bonjour'un tercümesiymiş." Kendi sözlerine, herkesten önce, kendisi gür bir kahkaha atmıştı; nerede başlayıp nerede biteceği hiç belli olmayan sözlerine, Nermin'in ve alay ettiği Avrupalıların hiçbir zaman anlamayacaklarını düşündüğü bir duyguyla gülmüştü...
kutsal kitap, sayfa 47.
kutsal kitap, sayfa 47.
11 Mayıs 2009 Pazartesi
az gelişmiş aşklar ülkesi

tutunamayanlar'dan
az gelişmiş aşklar ülkesi olarak dünya milletleri arasında ön sıraları işgal ediyoruz. birleşmiş milletler istatiklerine göre ancak nijerya ve gana bizden daha az gelişmiş. aşık olma oranı yüz binde kırk iki. beş yıllık plan yüzde yüz gerçekleştiği takdirde bu oran bin dokuz yüz seksende yüz binde seksen altı olacak. gene yeterli değil. planlama örgütünde herkes evli olduğu için, meselenin üzerinde pek durmuyorlar. beş yıllık planın uygulanmasına geçeli bizim sınıftan güner aşık oldu. o da bir bar artistine. cinsi aşk olduğu için sayılmadı. aşkta geriyiz de başka şeylerde ileri miyiz sanki? yalnız trafik kazalarında birinciyiz. buyrun bakalım. binde dört onda iki. gururumuza dokunuyor. selim kadar olamıyoruz. ayrıca, büyük şehirlerde bir bakıma yüksek görünen bu oran, köylere doğru gidildikçe azalıyor. milli gelir dağılımı gibi, aşk sağlığı enstitüsünün bültenine göre, bir yıl içinde sadece on iki bin yedi yüz on altı muhallebicide buluşma, yedi bin sekiz durakta buluşma (bunun bin sekiz yüz yirmi beşi gerçekleşmemiş), bin dört yüz altmış iki çeşitli açık yer gezintisi (parklar, kırlar, adalar v.s) ve yalnız altı yüz on iki sinema locası olayı tespit edilmiş. buna gizli aşkları da ekleyin (bültende selim'in adına rastlanmadığı için, bunu gizli aşk olayları olayları arasında düşünebiliriz.) gizli aşk sayısının da, ihtimal hesaplara göre dört bin altı yüz kadar olduğu tahmin ediliyor. emniyet genel müdürlüğünün tespit ettiğine göre de (yuvarlak olaraka) yüz yirmi altı bin sekiz yüz bakıp da iç geçirme, kırk dört bin otobüs ya da dolmuşta hafifçe temas, dört bin iki yüz peşinden gidip de vazgeçme, sekiz yüz elli eve kadar izleme ve on beş bin yediz yüz uzaktan aşık olma ve sadece (bu sayı kesin) sekiz yüz on dört ümitsiz aşk olayı kaydedilmiş. bu arada, park bekçileri, seksen iki bin kadar düdük çalarak, tabanca çekerek ve benzeri tehditlerle korkutmuş. parklar, bahçeler ve kırlar genel müdürlüğüne göre de, altmış bin papatya sevgi falı için koparılmış ve aşıkların üzerinde uzandığı yirmi sekiz bin metrekarelik bir sahanın çimleri ezilmiş. tahmini zarar, yarım milyon lira civarıda. uzun lafın kısası, nefen alışın bile izleniyor selim..." sf. 450-451
Mayonez:
epigraf,
oğuz atay,
tutunamayanlar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)